Tükendi
Gelince Haber VerMemur ve işçi sayısı 500'den fazla olan kuruluşlar ve fabrika-lar öncelikle kendi personeline beden eğitimi ve spor yaptır-mak için spor tesisleri yapmaya ve antrenör tutmaya mecburdurlar."
Böyle başlıyordu Adana Demirspor'un hikayesi. 1930'lu yılların sonundan günümüze kadar uzanan bir direniş öyküsü.
Kaçınılmaz bir savaş öncesi tedbir alınmak istenmişti belli ki. Ülke gençliğinin spor sayesinde kazanacağı dinamiklik büyük önem arz ediyordu o zamanlar ve yıllar ilerlerken ağır ağır kimse bilemezdi Adana Demirspor'un sevda gemisi haline dönüşeceğini.
Takvim yaprakları 28 Aralık 1940'a uzanırken eskimiş bir masa etrafında kuruluyordu Adana Demirspor. Eşref Demirağ başkanlığında lokomotif çalıştırıldıkça şehrin her yanından bu sese karşı bir reaksiyon gösteriliyordu. Fakat aynı tarihlerde ülke genelinde kurulan 40'a yakın Demirspor'un neredeyse hiçbiri aynı reaksiyona muhatap olamıyordu.
Kurulduğu andan itibaren sağlam temellere dayandırılan Adana Demirspor 1950-51 sezonunda futbolda Türkiye 3. sü olarak ilk meyvesini veriyor ardından 1953-54 sezonunda Türkiye şampiyonu oluyordu. (Bu şampiyonluk TFF tarafından onanmıyor.)
1950'li yıllarda Adana Demirspor camiası içinde çatlaklar mey-dana geliyor ve Orhan Şeref Apak'ın öncülüğünde şehrin diğer takımı Adanaspor kuruluyordu.
1970'li yıllara varana dek Demiryolları çalışanlarının başkanlık makamıyla göz bebekleri gibi baktıkları Adana Demirspor'un bu yıllardan sonra ilk kez Demiryolları çalışanı olmayan bir başkanı oluyor ve böylelikle manevi olarak olmasa da maddi açıdan farklılaşma oluşuyordu.
Toprak sahaların olduğu kadar havuzların ve denizlerin de Adana Demirspor'u kabul etmesinin ardından Halil Dalhan'ın kontrolünde ve Muharrem Gülergin'in kaptanlığında Adana Demirspor Su topu Takımı 17 yıl üst üste olmak üzere toplam 29 yıl şampiyon oluyor ve "Yenilmez Armada" lakabının başkaları tarafından kullanılmasına izin vermiyorlardı.
"Isınmak için denizanalarına dokunuyordum" diyordu Erdal Acet. Manş Denizi damardaki kanı bile donduracak kadar soğuk ve büyüktü. Gözlerine inanamadılar önce sonra gazetelerde görüyorlardı fotoğrafını: "Adana Demirsporlu Erdal Acet Manş Denizi'ni dünya rekoru kıra kıra 9 saat 2 dakikada yüze-rek geçti".
"Bizim bir prensibimiz var. Kendimiz yetiştireceğiz ve Adana takımına koyacağız." böyle diyordu Ruhi Polisci. Adana Demirspor'un yapısı içerisinde kendine yer bulan sporcuların hemen hemen hepsi Adanalı ve Demirspor'un içinden yetişiyordu.
Futbol yüzme su topu atletizm ve sporun her dalı ile uğraşan Muharrem Gülergin'in yağan yağmur ile çamura bulanmış topu görünmeyecek şekilde kaleye yollayan Füze Selami'nin takımıydı Demirspor. Kartal Yaşar'ın İt Rıza'nın İlhan Oflaz'ın takımı olduğu gibi.
Milli Lig'de oynayan İstanbul-İzmir-Ankara dışındaki ilk takım olma başarısını da elinde bulunduran Adana Demirspor 1973 ve 1984 arasında 1. Lig'de boy gösteriyordu.
Adana Demirspor'a karşı duyulan sevgi gün geçtikçe çoğalıyor ve 1980'li yıllarda "Şimşekler Grubu" adında bir taraftar oluşumuna gidiliyordu. Kurulduğu günden bu yana adından sıkça söz ettiren Şimşekler Grubu her ne şartlarda olursa olsun takımı asla yalnız bırakmıyor.
En son 1994-95 sezonunda 1. Lig'de oynayan Adana Demirspor'un yönetimsel hatalar yüzünden alt liglere düşmesi ve buralardan kurtulamaması sevenlerini oldukça üzüyordu. Bu dönemlerde nefes alması bile zorlaşan Adana Demirspor'un nefesini her defasında taraftarları açıyordu. Kâh açlık grevleriyle kâh eşya piyangolarıyla kâh yardımlarla.
Uzun yıllar sonra taraftarın benimsediği ve "içimizden biri" olarak tabir ettikleri Bekir Çınar isminde bir kulüp başkanı geliyor ve elinden geleni yapmasına rağmen şehrin büyükleri tarafından yeterli desteği göremiyordu. Talihsiz bir olay sonrası vefat ederek Adana Demirspor taraftarlarını yasa boğuyordu.
Şimdilerde Adana De
Memur ve işçi sayısı 500'den fazla olan kuruluşlar ve fabrika-lar öncelikle kendi personeline beden eğitimi ve spor yaptır-mak için spor tesisleri yapmaya ve antrenör tutmaya mecburdurlar."
Böyle başlıyordu Adana Demirspor'un hikayesi. 1930'lu yılların sonundan günümüze kadar uzanan bir direniş öyküsü.
Kaçınılmaz bir savaş öncesi tedbir alınmak istenmişti belli ki. Ülke gençliğinin spor sayesinde kazanacağı dinamiklik büyük önem arz ediyordu o zamanlar ve yıllar ilerlerken ağır ağır kimse bilemezdi Adana Demirspor'un sevda gemisi haline dönüşeceğini.
Takvim yaprakları 28 Aralık 1940'a uzanırken eskimiş bir masa etrafında kuruluyordu Adana Demirspor. Eşref Demirağ başkanlığında lokomotif çalıştırıldıkça şehrin her yanından bu sese karşı bir reaksiyon gösteriliyordu. Fakat aynı tarihlerde ülke genelinde kurulan 40'a yakın Demirspor'un neredeyse hiçbiri aynı reaksiyona muhatap olamıyordu.
Kurulduğu andan itibaren sağlam temellere dayandırılan Adana Demirspor 1950-51 sezonunda futbolda Türkiye 3. sü olarak ilk meyvesini veriyor ardından 1953-54 sezonunda Türkiye şampiyonu oluyordu. (Bu şampiyonluk TFF tarafından onanmıyor.)
1950'li yıllarda Adana Demirspor camiası içinde çatlaklar mey-dana geliyor ve Orhan Şeref Apak'ın öncülüğünde şehrin diğer takımı Adanaspor kuruluyordu.
1970'li yıllara varana dek Demiryolları çalışanlarının başkanlık makamıyla göz bebekleri gibi baktıkları Adana Demirspor'un bu yıllardan sonra ilk kez Demiryolları çalışanı olmayan bir başkanı oluyor ve böylelikle manevi olarak olmasa da maddi açıdan farklılaşma oluşuyordu.
Toprak sahaların olduğu kadar havuzların ve denizlerin de Adana Demirspor'u kabul etmesinin ardından Halil Dalhan'ın kontrolünde ve Muharrem Gülergin'in kaptanlığında Adana Demirspor Su topu Takımı 17 yıl üst üste olmak üzere toplam 29 yıl şampiyon oluyor ve "Yenilmez Armada" lakabının başkaları tarafından kullanılmasına izin vermiyorlardı.
"Isınmak için denizanalarına dokunuyordum" diyordu Erdal Acet. Manş Denizi damardaki kanı bile donduracak kadar soğuk ve büyüktü. Gözlerine inanamadılar önce sonra gazetelerde görüyorlardı fotoğrafını: "Adana Demirsporlu Erdal Acet Manş Denizi'ni dünya rekoru kıra kıra 9 saat 2 dakikada yüze-rek geçti".
"Bizim bir prensibimiz var. Kendimiz yetiştireceğiz ve Adana takımına koyacağız." böyle diyordu Ruhi Polisci. Adana Demirspor'un yapısı içerisinde kendine yer bulan sporcuların hemen hemen hepsi Adanalı ve Demirspor'un içinden yetişiyordu.
Futbol yüzme su topu atletizm ve sporun her dalı ile uğraşan Muharrem Gülergin'in yağan yağmur ile çamura bulanmış topu görünmeyecek şekilde kaleye yollayan Füze Selami'nin takımıydı Demirspor. Kartal Yaşar'ın İt Rıza'nın İlhan Oflaz'ın takımı olduğu gibi.
Milli Lig'de oynayan İstanbul-İzmir-Ankara dışındaki ilk takım olma başarısını da elinde bulunduran Adana Demirspor 1973 ve 1984 arasında 1. Lig'de boy gösteriyordu.
Adana Demirspor'a karşı duyulan sevgi gün geçtikçe çoğalıyor ve 1980'li yıllarda "Şimşekler Grubu" adında bir taraftar oluşumuna gidiliyordu. Kurulduğu günden bu yana adından sıkça söz ettiren Şimşekler Grubu her ne şartlarda olursa olsun takımı asla yalnız bırakmıyor.
En son 1994-95 sezonunda 1. Lig'de oynayan Adana Demirspor'un yönetimsel hatalar yüzünden alt liglere düşmesi ve buralardan kurtulamaması sevenlerini oldukça üzüyordu. Bu dönemlerde nefes alması bile zorlaşan Adana Demirspor'un nefesini her defasında taraftarları açıyordu. Kâh açlık grevleriyle kâh eşya piyangolarıyla kâh yardımlarla.
Uzun yıllar sonra taraftarın benimsediği ve "içimizden biri" olarak tabir ettikleri Bekir Çınar isminde bir kulüp başkanı geliyor ve elinden geleni yapmasına rağmen şehrin büyükleri tarafından yeterli desteği göremiyordu. Talihsiz bir olay sonrası vefat ederek Adana Demirspor taraftarlarını yasa boğuyordu.
Şimdilerde Adana De