Tükendi
Gelince Haber VerAslında üzerime ölü toprağı serpilmişti. Marmara Depreminde enkazın altında sadece babamı değil hayat enerjimi de kaybetmiştim. Oysa hayata tutunmak için ne kadar da çok direnmiştim o karanlıkta. Bir buçuk saat boyunca sürdürdüğüm kurtulma çabaları yerini aşırı yorgunluğa ve derin bir umutsuzluğa bırakmıştı. Tam ışığımı kaybetmek üzere iken hiç tanımadığım insanların yardımı ile tekrar nefes almaya başlamıştım. Yeniden doğmuştum fakat kendimi çok yaşlanmış hissediyordum. Etrafımda olup bitenlere bir sis perdesinin ardından bakıyordum. Takip eden günlerde acımı dindirmek için çoğu zaman tabiatın kucağına koşuyor ve genellikle rahatlamak için ayrılmayan dostlarım ile gülüyor geniş ailemin varlığında huzuru arıyordum. Vücudumda oluşan yaralar gibi yüreğimde oluşan yarların da kurumasını bekliyordum.2005 yılı Ekim ayında Almanya'ya yaptığım mesleki bir geziyle yüreğimdeki yaraların büyük oranda kapandığına inandım. Memleketime döndüğümde ben o eski ben değildim artık. Sanki bir alacakaranlık kuşağından geçmiş sanki hiç tanımadan sevdiğim birini orada bulmuş da yerküre üzerinde kaybetmiştim. Ötelerin çağırdığı bir yolcuydum artık. Yolculuklarım da umut demlerimdi. Muhakkak ki bu yolculuklarda dere tepe aşamadım; fakat gittiğim bir arpa boyu yolu da sizlerle paylaşmak istedim. Gördüklerimi bazen şiirlere bazen de öykülere bandırdım. Bazen de yiyip içtiklerimi bir kenara bırakıp gördüklerimi katıksız anlatmayı denedim. Günlerden bir gün Tunus'un mavi-beyaz cenneti Sidi Bou Said'e ayak bastığımda not defterime hissettiklerimi şöyle yazdım. "Aslolan yolculukmuş hayatta ve yolculukların insanı nelerle karşılayacağı ve de insana ne hissettireceği bilinmiyor. Her gördüğümüz şey ruhumuzda ve bilincimizde müzmin bir iz bırakıyor..."
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2013 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
ISBN-10 | 9752553668 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 228 |
Aslında üzerime ölü toprağı serpilmişti. Marmara Depreminde enkazın altında sadece babamı değil hayat enerjimi de kaybetmiştim. Oysa hayata tutunmak için ne kadar da çok direnmiştim o karanlıkta. Bir buçuk saat boyunca sürdürdüğüm kurtulma çabaları yerini aşırı yorgunluğa ve derin bir umutsuzluğa bırakmıştı. Tam ışığımı kaybetmek üzere iken hiç tanımadığım insanların yardımı ile tekrar nefes almaya başlamıştım. Yeniden doğmuştum fakat kendimi çok yaşlanmış hissediyordum. Etrafımda olup bitenlere bir sis perdesinin ardından bakıyordum. Takip eden günlerde acımı dindirmek için çoğu zaman tabiatın kucağına koşuyor ve genellikle rahatlamak için ayrılmayan dostlarım ile gülüyor geniş ailemin varlığında huzuru arıyordum. Vücudumda oluşan yaralar gibi yüreğimde oluşan yarların da kurumasını bekliyordum.2005 yılı Ekim ayında Almanya'ya yaptığım mesleki bir geziyle yüreğimdeki yaraların büyük oranda kapandığına inandım. Memleketime döndüğümde ben o eski ben değildim artık. Sanki bir alacakaranlık kuşağından geçmiş sanki hiç tanımadan sevdiğim birini orada bulmuş da yerküre üzerinde kaybetmiştim. Ötelerin çağırdığı bir yolcuydum artık. Yolculuklarım da umut demlerimdi. Muhakkak ki bu yolculuklarda dere tepe aşamadım; fakat gittiğim bir arpa boyu yolu da sizlerle paylaşmak istedim. Gördüklerimi bazen şiirlere bazen de öykülere bandırdım. Bazen de yiyip içtiklerimi bir kenara bırakıp gördüklerimi katıksız anlatmayı denedim. Günlerden bir gün Tunus'un mavi-beyaz cenneti Sidi Bou Said'e ayak bastığımda not defterime hissettiklerimi şöyle yazdım. "Aslolan yolculukmuş hayatta ve yolculukların insanı nelerle karşılayacağı ve de insana ne hissettireceği bilinmiyor. Her gördüğümüz şey ruhumuzda ve bilincimizde müzmin bir iz bırakıyor..."
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2013 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
ISBN-10 | 9752553668 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 228 |