Tükendi
Gelince Haber VerOsmanlı yöneticileri XVIII. asrın başlarında askerliğe bilime ve teknolojiye dair yeniliklere yönelirken farkında olmadan hayatın her alanında ve sanatta Batılılaşmaya da kapı aralamışlardır.Böylece hem fizik hem estetik bir değişim süreci aynı zamanda başlamıştır.Bin yıldır içinde yaşanılan kültürden bir başka kültüre geçilmektedir. Ne var ki sanatın özellikle edebiyatın akşamdan sabaha değişmesi söz konusu değildir. Bir yaşama üslûbunun ifadesi olarak edebiyat; dünden bugüne bugünden yarına duraksız bir yolculuktur.Öyleyse Tanzimat'tan sonra ortaya çıkan edebiyat eğer "yeni" ise sürecin muhakkak daha öncesinin olması lazımdır. Bu durumda; edebiyatla Batılılaşma arasındaki münasebet sanıldığından daha sıkıdır ve "yenileşme" şimdiye kadar söylenegelenden çok daha erken bir dönemde başlamıştır."Batılılaşma ve Türk Edebiyatı" bir bakıma bu düşüncelerin izinin sürülmesinden doğmuştur. Kitapta Batılılaşmanın ilk somut belirtilerinin görüldüğü XVIII. yüzyıl başlarından yeni bir dünya görüşünün ve edebiyatın ortaya çıktığı XIX. yüzyıl ortalarına kadar geçen yaklaşık 150 yıl; "Uyanış" "Yenileşme" "Batılılaşma" adlarını taşıyan üç ana bölüm halinde incelenmektedir.Lale Devri'nde Avrupa'ya ilgiyi elle tutulur kılan en önemli yenilik Türkçe matbaanın kurulmuş olmasıdır. Sihirli makine bütün imkânsızlıklara rağmen cılız da olsa Türk aydınlanmasının ilk ışığını yakmıştır. Yüzyılın sonunda Fransız Devrimi'nin armağanı ise "gazete"lerdir. Türk gazeteciliği özellikle siyasal bir muhalefetin ortaya çıktığı 1860 sonrasında modernleşmenin en önemli aracı olmuştur. Edebî manifestolar kanunların bile önüne geçmiş; Batılılaşan Türkiye'nin ilk liderleri politikacılar değil aynı zamanda birer gazeteci ve fikir önderi olan şairler ve yazarlar arasından çıkmıştır.Edebiyat açısından daha önemlisi Tanzimat devri nesrinin nüvesi gazetelerin sayfalarında belirirken istikrarlı bir şekilde hafifleyen bu dilin gazeteleri adeta birer halk mektebine dönüştürmüş olmasıdır. Başta tiyatro ve roman olmak üzere çağdaş türlerin yurda girmesinde ve yayılmasında en büyük rol de gazetelerindir.Kitapta Müteferrika Matbaası ile birlikte gazetelerin Yeni Türk Edebiyatı'na doğru oynadığı bu çok özel rol üzerinde de yepyeni yaklaşım ve değerlendirmelerle ayrıntılı olarak durulmaktadır. Tabii iki bakış açısı daima muhafaza edilmiştir. Birinci açıda devletin siyasal konumu ve onunla birlikte farklılaşan toplumsal yapı yer almaktadır. İkinci açıda ise bu siyasal ve sosyal zeminde oluşan edebiyat...Esasen edebiyat; insan edebiyat; hayat değil midir?..
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2013 |
Baskı | 2 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21,5 |
ISBN-10 | 9944425841 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 608 |
Osmanlı yöneticileri XVIII. asrın başlarında askerliğe bilime ve teknolojiye dair yeniliklere yönelirken farkında olmadan hayatın her alanında ve sanatta Batılılaşmaya da kapı aralamışlardır.Böylece hem fizik hem estetik bir değişim süreci aynı zamanda başlamıştır.Bin yıldır içinde yaşanılan kültürden bir başka kültüre geçilmektedir. Ne var ki sanatın özellikle edebiyatın akşamdan sabaha değişmesi söz konusu değildir. Bir yaşama üslûbunun ifadesi olarak edebiyat; dünden bugüne bugünden yarına duraksız bir yolculuktur.Öyleyse Tanzimat'tan sonra ortaya çıkan edebiyat eğer "yeni" ise sürecin muhakkak daha öncesinin olması lazımdır. Bu durumda; edebiyatla Batılılaşma arasındaki münasebet sanıldığından daha sıkıdır ve "yenileşme" şimdiye kadar söylenegelenden çok daha erken bir dönemde başlamıştır."Batılılaşma ve Türk Edebiyatı" bir bakıma bu düşüncelerin izinin sürülmesinden doğmuştur. Kitapta Batılılaşmanın ilk somut belirtilerinin görüldüğü XVIII. yüzyıl başlarından yeni bir dünya görüşünün ve edebiyatın ortaya çıktığı XIX. yüzyıl ortalarına kadar geçen yaklaşık 150 yıl; "Uyanış" "Yenileşme" "Batılılaşma" adlarını taşıyan üç ana bölüm halinde incelenmektedir.Lale Devri'nde Avrupa'ya ilgiyi elle tutulur kılan en önemli yenilik Türkçe matbaanın kurulmuş olmasıdır. Sihirli makine bütün imkânsızlıklara rağmen cılız da olsa Türk aydınlanmasının ilk ışığını yakmıştır. Yüzyılın sonunda Fransız Devrimi'nin armağanı ise "gazete"lerdir. Türk gazeteciliği özellikle siyasal bir muhalefetin ortaya çıktığı 1860 sonrasında modernleşmenin en önemli aracı olmuştur. Edebî manifestolar kanunların bile önüne geçmiş; Batılılaşan Türkiye'nin ilk liderleri politikacılar değil aynı zamanda birer gazeteci ve fikir önderi olan şairler ve yazarlar arasından çıkmıştır.Edebiyat açısından daha önemlisi Tanzimat devri nesrinin nüvesi gazetelerin sayfalarında belirirken istikrarlı bir şekilde hafifleyen bu dilin gazeteleri adeta birer halk mektebine dönüştürmüş olmasıdır. Başta tiyatro ve roman olmak üzere çağdaş türlerin yurda girmesinde ve yayılmasında en büyük rol de gazetelerindir.Kitapta Müteferrika Matbaası ile birlikte gazetelerin Yeni Türk Edebiyatı'na doğru oynadığı bu çok özel rol üzerinde de yepyeni yaklaşım ve değerlendirmelerle ayrıntılı olarak durulmaktadır. Tabii iki bakış açısı daima muhafaza edilmiştir. Birinci açıda devletin siyasal konumu ve onunla birlikte farklılaşan toplumsal yapı yer almaktadır. İkinci açıda ise bu siyasal ve sosyal zeminde oluşan edebiyat...Esasen edebiyat; insan edebiyat; hayat değil midir?..
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2013 |
Baskı | 2 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21,5 |
ISBN-10 | 9944425841 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 608 |