Tükendi
Gelince Haber VerBu kitabı yazarken bir takım hatalarımın olacağını düşünerek önce Allah'ın affına sonra da okuyucularımızın hoşgörüsüne sığınıyor böylelikle Âlemlerin Rabb'i olan Allah'ın emirlerinden bir kısmını yerine getirmiş olmayı ümit ediyorum.Kitabımızda Kur'ân'ın en büyük mucize olduğu vurgulanmıştır. Bu söz sadece benim sözüm değildir. 1400 yıldır "Ben Müslümanım" deyip Kur'ân üzerine araştırma yapan onca insanın hemen hepsinin aynı şeyi dediklerini görmekteyiz.Bilimsel açıdan baktığımızda; ister Müslüman olsun isterse gayrimüslim ilim adamları bu güne kadar Kur'ân'ın sırlarının tümünü çözememiş Kur'ân üzerinde aklî ve ilmî açıdan araştırma yapanlar ister istemez "Kur'ân en büyük mucizedir" demişlerdir ve öyle görülüyor ki dünya durdukça da bu durum böyle devam edecektir. Bazı Kur'ân üzerinde çalışma yapan ilim adamları demişlerdir ki: Kur'ân tıpkı bir sofra gibidir. Nasıl bir adam sofradan ancak midesinin alacağı kadar alıp yiyebiliyorsa insan da Kur'ân'dan ancak kendi bilgi kapasitesince faydalanabilir. İşte bu açıdan bakıldığında; ben de Kur'ân üzerinde kendi kapasitemce yaptığım araştırmayı değerli okuyucularıma anlatmaya çalıştım. Kur'ân hakkında araştırma yapmak ve onu insanlara taşımak çok önemli ve ağır bir görevdir. Ben bunun sorumluluğunu üzerime almış değilim. Ancak mensubu bulunduğum biz Anadolu Alevîlerine Kur'ân hakkında çok yanlış bilgilerin verildiğini anladığım için kendimi bu konuda vicdanen sorumlu hissettim. On sene gibi bir zaman zarfında gerek Kur'ân üzerine ve gerekse bu konuda yazılan çeşitli eserler üzerine hiç durmadan çalıştım Ehlibeyt'in Kur'ân'la ilişkisi hakkında kendi çapımda eserler okuyup âlimlerden bilgiler edindim. İşte bütün bunların neticesinde Anadolu'da Çorum'da Alevî bir anne babadan dünyaya gelen bir insan olarak Kur'ân'ın en büyük mucize olduğunu ilmî olarak araştırdım ve bunun doğruluğuna kalben de inanarak bu eseri yazdım. Bu konuda az da olsa Allah rızası için insanlığa faydalı olabildiysem ne mutlu bana.Allah'ın lutfü ve keremiyle kitabımızı dört bölüme ayırdık: Birinci bölümde; Kur'ân'ın en büyük mucize oluşu çerçevesinde; "Besmele"nin 19 harfinin Kur'ân üzerinde bir mühür oluşunun aklî ve ilmî örneklerini vermeye çalıştık.İkinci bölümde; Allah'ın lütfuyla sevgili Peygamberimizin Ehlibeyti olan 12 İmamlarımızın nesilden nesile 300 küsur sene boyunca Kur'ân-ı Azimü'ş-Şan'ı korumayla memur olduklarını anlatmaya gayret ettik. Üçüncü bölümde; halifeliğin nasıl başladığını kimin daha üstün olduğunu hakkın kime geçtiğini anlatmaya çalıştık.Dördüncü bölümde ise yararlı olacağı düşüncesiyle Alemdar Gazetesi'nin benimle yaptığı bir mülakatı kitabın sonuna ekledim ve okuyucularımızın bu kitabı zevkle okuması için elimizden gelen gayreti gösterdim; bunu yaparken her zaman hakkı ve hakikati üstün tutmaya çalıştım. Şimdiden faydalı ve mübarek olması dileği ile.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2010 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
ISBN-10 | 9944709477 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 184 |
Bu kitabı yazarken bir takım hatalarımın olacağını düşünerek önce Allah'ın affına sonra da okuyucularımızın hoşgörüsüne sığınıyor böylelikle Âlemlerin Rabb'i olan Allah'ın emirlerinden bir kısmını yerine getirmiş olmayı ümit ediyorum.Kitabımızda Kur'ân'ın en büyük mucize olduğu vurgulanmıştır. Bu söz sadece benim sözüm değildir. 1400 yıldır "Ben Müslümanım" deyip Kur'ân üzerine araştırma yapan onca insanın hemen hepsinin aynı şeyi dediklerini görmekteyiz.Bilimsel açıdan baktığımızda; ister Müslüman olsun isterse gayrimüslim ilim adamları bu güne kadar Kur'ân'ın sırlarının tümünü çözememiş Kur'ân üzerinde aklî ve ilmî açıdan araştırma yapanlar ister istemez "Kur'ân en büyük mucizedir" demişlerdir ve öyle görülüyor ki dünya durdukça da bu durum böyle devam edecektir. Bazı Kur'ân üzerinde çalışma yapan ilim adamları demişlerdir ki: Kur'ân tıpkı bir sofra gibidir. Nasıl bir adam sofradan ancak midesinin alacağı kadar alıp yiyebiliyorsa insan da Kur'ân'dan ancak kendi bilgi kapasitesince faydalanabilir. İşte bu açıdan bakıldığında; ben de Kur'ân üzerinde kendi kapasitemce yaptığım araştırmayı değerli okuyucularıma anlatmaya çalıştım. Kur'ân hakkında araştırma yapmak ve onu insanlara taşımak çok önemli ve ağır bir görevdir. Ben bunun sorumluluğunu üzerime almış değilim. Ancak mensubu bulunduğum biz Anadolu Alevîlerine Kur'ân hakkında çok yanlış bilgilerin verildiğini anladığım için kendimi bu konuda vicdanen sorumlu hissettim. On sene gibi bir zaman zarfında gerek Kur'ân üzerine ve gerekse bu konuda yazılan çeşitli eserler üzerine hiç durmadan çalıştım Ehlibeyt'in Kur'ân'la ilişkisi hakkında kendi çapımda eserler okuyup âlimlerden bilgiler edindim. İşte bütün bunların neticesinde Anadolu'da Çorum'da Alevî bir anne babadan dünyaya gelen bir insan olarak Kur'ân'ın en büyük mucize olduğunu ilmî olarak araştırdım ve bunun doğruluğuna kalben de inanarak bu eseri yazdım. Bu konuda az da olsa Allah rızası için insanlığa faydalı olabildiysem ne mutlu bana.Allah'ın lutfü ve keremiyle kitabımızı dört bölüme ayırdık: Birinci bölümde; Kur'ân'ın en büyük mucize oluşu çerçevesinde; "Besmele"nin 19 harfinin Kur'ân üzerinde bir mühür oluşunun aklî ve ilmî örneklerini vermeye çalıştık.İkinci bölümde; Allah'ın lütfuyla sevgili Peygamberimizin Ehlibeyti olan 12 İmamlarımızın nesilden nesile 300 küsur sene boyunca Kur'ân-ı Azimü'ş-Şan'ı korumayla memur olduklarını anlatmaya gayret ettik. Üçüncü bölümde; halifeliğin nasıl başladığını kimin daha üstün olduğunu hakkın kime geçtiğini anlatmaya çalıştık.Dördüncü bölümde ise yararlı olacağı düşüncesiyle Alemdar Gazetesi'nin benimle yaptığı bir mülakatı kitabın sonuna ekledim ve okuyucularımızın bu kitabı zevkle okuması için elimizden gelen gayreti gösterdim; bunu yaparken her zaman hakkı ve hakikati üstün tutmaya çalıştım. Şimdiden faydalı ve mübarek olması dileği ile.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2010 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
ISBN-10 | 9944709477 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 184 |