Tükendi
Gelince Haber VerMülkün sâhibi konusunda Kur'ân'da yer alan en çarpıcı âyetlerden birisi Mü'min Sûresi 16. âyettir. Bu âyetin sonunda Allāh'ın kıyâmet gününde huzurunda toplayacağı insânlara "Bu mülk kimindir?" şeklinde hitap edeceği anlatılmaktadır. Bu hitap duyma basîretine sahip olanlar için yaşadığımız âlemde her an yenilenmekte; nefsimiz dolayısıyla bizim zannettiğimiz ve sâhiblendiğimiz bedenimizin/varlığımızın da aslî sâhibinin Allāh olduğu gerçeğini bize hatırlatmaktadır.
Kur'ân Allāh'ın göklerin yerin ve her ikisi arasındaki varlıkların Rabbi/sâhibi ve yaratıcısı olduğunu sürekli vurgular. Bunun irfânî anlamı tüm bu varlıkların Allah'ın "tecellî"si olduğu gerçeğidir. Öyleyse âleme böyle bir gözle/anlayışla bakan bir kişi bu âlemin her zerresinden/vechinden kendini "izhâr" eden Allāh'ın "Bu mülk kimindir?" sözünü "can kulağı" ile duymaktadır. Böyle bir sözü duyanın ise kendisine varlık vermesi yaşadığı mülke "benim" demesi artık mümkün müdür? Göklerin ve yerin mülkiyetinin/egemenliğinin yalnızca Allāh'ın olması bu ikisi arasında insânın hizmetine verilen her varlığın birer emânet olduğu gerçeğini de bize hatırlatmaktadır. Bu noktadan bakıldığında Rûh'un taşıyıcısı olan beden de diğer varlıklar içerisinde insâna verilmiş en anlamlı mülktür. Çünkü Allāh'ın tasarruf ve tecellîsinin kemâline yalnızca insânın bedeni/mülkü vasıta olmaktadır.
Allāh'ın lütfu ile ferdî kıyâmetlerini yaşayarak nefsâniyetlerini kendi rûhâniyetlerinde ifnâ/yok edenler sonunda kendilerinin zannettikleri variyetlerinin yani beden mülklerinin kendilerine ait olmadığını yakînen keşfetmişlerdir. Artık onların cesedinden nefsinden ve Rûh'undan işleyen Hakk'ın fiilleri ve isimleri olmuştur.
Barkod | 9789755747552 |
Basım Yılı | 2015 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 124 |
Mülkün sâhibi konusunda Kur'ân'da yer alan en çarpıcı âyetlerden birisi Mü'min Sûresi 16. âyettir. Bu âyetin sonunda Allāh'ın kıyâmet gününde huzurunda toplayacağı insânlara "Bu mülk kimindir?" şeklinde hitap edeceği anlatılmaktadır. Bu hitap duyma basîretine sahip olanlar için yaşadığımız âlemde her an yenilenmekte; nefsimiz dolayısıyla bizim zannettiğimiz ve sâhiblendiğimiz bedenimizin/varlığımızın da aslî sâhibinin Allāh olduğu gerçeğini bize hatırlatmaktadır.
Kur'ân Allāh'ın göklerin yerin ve her ikisi arasındaki varlıkların Rabbi/sâhibi ve yaratıcısı olduğunu sürekli vurgular. Bunun irfânî anlamı tüm bu varlıkların Allah'ın "tecellî"si olduğu gerçeğidir. Öyleyse âleme böyle bir gözle/anlayışla bakan bir kişi bu âlemin her zerresinden/vechinden kendini "izhâr" eden Allāh'ın "Bu mülk kimindir?" sözünü "can kulağı" ile duymaktadır. Böyle bir sözü duyanın ise kendisine varlık vermesi yaşadığı mülke "benim" demesi artık mümkün müdür? Göklerin ve yerin mülkiyetinin/egemenliğinin yalnızca Allāh'ın olması bu ikisi arasında insânın hizmetine verilen her varlığın birer emânet olduğu gerçeğini de bize hatırlatmaktadır. Bu noktadan bakıldığında Rûh'un taşıyıcısı olan beden de diğer varlıklar içerisinde insâna verilmiş en anlamlı mülktür. Çünkü Allāh'ın tasarruf ve tecellîsinin kemâline yalnızca insânın bedeni/mülkü vasıta olmaktadır.
Allāh'ın lütfu ile ferdî kıyâmetlerini yaşayarak nefsâniyetlerini kendi rûhâniyetlerinde ifnâ/yok edenler sonunda kendilerinin zannettikleri variyetlerinin yani beden mülklerinin kendilerine ait olmadığını yakînen keşfetmişlerdir. Artık onların cesedinden nefsinden ve Rûh'undan işleyen Hakk'ın fiilleri ve isimleri olmuştur.
Barkod | 9789755747552 |
Basım Yılı | 2015 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 124 |