Tükendi
Gelince Haber Ver"... Hazarlar tarih sahnesinde bir güç kaynağı olarak üç yüz yılı aşan bir süre içinde önemli roller oynamıştır. Üç kıta parçası üzerinde bu gücünü duyurmuş hatta Hıristiyanlık İslamiyet gibi evrensel dinlerle tanışmış fakat bir kader çizgisi olarak üst yöneticiler veya deyim yerinde ise Patrimonial yapı Yahudilik dinini benimsemiş bu da sürekli bir etkileşim alanı olarak Hazar kültürünün yabancılaşmasına yol açmıştır. Benzeri görüşler Karaman Türkleri için de geçerlidir. Osmanlı'nın bir devlet kuruluşu olarak tarih sahnesine çıkışı Patrimonial yönetim veya Hanedan-ı Hümayun'un dünya görüşü ve akraba boylara yönelimi son derece sert olmuştur. Bu durum Karaman boylarının Anadolu'dan uzaklaşmasına Balkan kültürleri içinde önemli oranda kimlik yitirmelerine yol açmıştır...Tarihsel olaylara süreklilik açısından yönelen metodolojik yaklaşımlar yukarıda belirttiğimiz üzere hem Karaman boylarını hem de Hazar Türklerinin akıbetini sorma hakkına sahip olmalıdır.Her iki Türk boyları farklı kültürel ve toplumsal etkileşimler sonucunda ne tür bir tablo çizmişlerdir? İzlerine rastlamak mümkün mü? Varsa yaşam biçimleri dünya görüşleri ve günümüz Türk toplumuna bakış açıları nelerdir? Tüm bu sorunlara bilimsel açıdan yaklaşımlarda bulunmak akrabalık değerler sistemi ötesinde bir hak ve sorumluluk duygusudur.Hazarlar ve Karaman Türk boyları farklı inanç ve kültürler içinde asimilasyon sürecine maruz kalmak suretiyle büyük ölçüde kimlik depresyonuna maruz kalmış olsalar bile onların izlerini sürmek yukarıda belirttiğimiz üzere Tarihselci metodoloji açısından vazgeçilmez bir haktır.Şurası bir kez daha önemle vurgulanmalıdır ki günümüzde Karaman Türkleri kendilerini Hıristiyan kökenli değil "Türk Ortodoksları " olarak algıladıkları gibi Hazarların evlatları günümüz Karaylar da aynı şekilde kendilerini Semitik kökenli değil " Türk Yahudisi " olarak tanımlamaktadırlar. Gözleneceği üzere hem Karamanların hem de Hazarların torunları Karaylar da aidiyet duygusunu (community feeling) simgeleyen " Türklük " olgusu ortak paydayı oluşturmaktadır.Gerek Karamanoğlu Mehmet Beyin 13 Mayıs 1277 yılında dile getirdiği Bu günden sonra divanda dergahta mecliste ve meydanda Türkçe'den başka dil kullanılmaya tarzındaki kutsal mesajı Türkçenin resmi dil olarak kabulü hususundaki karizmatik davranışları gerekse Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan ve 17 Türk Devletini temsil eden ay ve yıldızdan birinin de Hazar Türkleri olduğunu göz önüne alarak Karaman ve Hazarlar gerçeğinin günümüzde bilimsel araştırmalarla yeniden aydınlığa kavuşturulmaları Tarihselci yaklaşımımızın bir gereğidir..."
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2009 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
ISBN-10 | 9752552715 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 224 |
"... Hazarlar tarih sahnesinde bir güç kaynağı olarak üç yüz yılı aşan bir süre içinde önemli roller oynamıştır. Üç kıta parçası üzerinde bu gücünü duyurmuş hatta Hıristiyanlık İslamiyet gibi evrensel dinlerle tanışmış fakat bir kader çizgisi olarak üst yöneticiler veya deyim yerinde ise Patrimonial yapı Yahudilik dinini benimsemiş bu da sürekli bir etkileşim alanı olarak Hazar kültürünün yabancılaşmasına yol açmıştır. Benzeri görüşler Karaman Türkleri için de geçerlidir. Osmanlı'nın bir devlet kuruluşu olarak tarih sahnesine çıkışı Patrimonial yönetim veya Hanedan-ı Hümayun'un dünya görüşü ve akraba boylara yönelimi son derece sert olmuştur. Bu durum Karaman boylarının Anadolu'dan uzaklaşmasına Balkan kültürleri içinde önemli oranda kimlik yitirmelerine yol açmıştır...Tarihsel olaylara süreklilik açısından yönelen metodolojik yaklaşımlar yukarıda belirttiğimiz üzere hem Karaman boylarını hem de Hazar Türklerinin akıbetini sorma hakkına sahip olmalıdır.Her iki Türk boyları farklı kültürel ve toplumsal etkileşimler sonucunda ne tür bir tablo çizmişlerdir? İzlerine rastlamak mümkün mü? Varsa yaşam biçimleri dünya görüşleri ve günümüz Türk toplumuna bakış açıları nelerdir? Tüm bu sorunlara bilimsel açıdan yaklaşımlarda bulunmak akrabalık değerler sistemi ötesinde bir hak ve sorumluluk duygusudur.Hazarlar ve Karaman Türk boyları farklı inanç ve kültürler içinde asimilasyon sürecine maruz kalmak suretiyle büyük ölçüde kimlik depresyonuna maruz kalmış olsalar bile onların izlerini sürmek yukarıda belirttiğimiz üzere Tarihselci metodoloji açısından vazgeçilmez bir haktır.Şurası bir kez daha önemle vurgulanmalıdır ki günümüzde Karaman Türkleri kendilerini Hıristiyan kökenli değil "Türk Ortodoksları " olarak algıladıkları gibi Hazarların evlatları günümüz Karaylar da aynı şekilde kendilerini Semitik kökenli değil " Türk Yahudisi " olarak tanımlamaktadırlar. Gözleneceği üzere hem Karamanların hem de Hazarların torunları Karaylar da aidiyet duygusunu (community feeling) simgeleyen " Türklük " olgusu ortak paydayı oluşturmaktadır.Gerek Karamanoğlu Mehmet Beyin 13 Mayıs 1277 yılında dile getirdiği Bu günden sonra divanda dergahta mecliste ve meydanda Türkçe'den başka dil kullanılmaya tarzındaki kutsal mesajı Türkçenin resmi dil olarak kabulü hususundaki karizmatik davranışları gerekse Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan ve 17 Türk Devletini temsil eden ay ve yıldızdan birinin de Hazar Türkleri olduğunu göz önüne alarak Karaman ve Hazarlar gerçeğinin günümüzde bilimsel araştırmalarla yeniden aydınlığa kavuşturulmaları Tarihselci yaklaşımımızın bir gereğidir..."
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2009 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
ISBN-10 | 9752552715 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 224 |