Tükendi
Gelince Haber VerBen Türk şiirini gül-i ra'nâya benzetiyorum; yarı sarı yarı kırmızı... Halk ve divan geleneğinden beslendiği için iki renkli. Rengini kokusunu bizim havamız suyumuz ve toprağımızdan alan bizim besleyip büyüttüğümüz bir gül.
Edebiyatımızı doğru anlayabilmek için önce zihnimizdeki ikiliği kaldırmamız gerektiğine inanıyorum. Türk kültürü tarihi ve sanatı gibi edebiyatı da bir bütün. Şiir de bu bütünlük içinde gelişimini sürdürüyor. Farklı estetik çizgilere sahip olmakla birlikte ortak bir kültür birikimine yaslanan halk ve divan edebiyatlarımızın müşterekleri tahmin ettiğimizden çok daha fazla. Şimdiye kadar ısrarla farklı taraflarına dikkat çekildiğinden bu ikisinin birbirine zıt ve tamamıyla farklı edebiyatlar olduğu sanılmış arada uçurumlar yaratılmıştır. Ben bunun böyle olmadığını örnekleriyle ortaya koymaya çalıştım.
Eski şehirlerimizin kendilerine özgü bir mimarisi vardı. Safranbolu ve başka şehirlerde gördüğümüz gibi. Bu şehirlerin aynı zamanda şiirde musikide giyim kuşamda belli bir üslûbu vardı. Tanpınar bu örneklere mahallî klasik diyor. Bunlar halk şiirini divan şiirine bağlayan zincirin halkaları gibi ara örneklerdir.
Ben Türk Edebiyatını bir şehre benzetiyorum. Edebiyatın dönemleri ve farklı üslûpları şehrin sokakları caddeleri meydanları gibidir. Aynı anda hem bunları hem de şehrin tamamını göz önünde bulundurmak gerekir.
Türk Edebiyatı kendi içinde bölümlenmeler içerse de yabancı bir edebiyatla karşılaştığında bu farklılıklar ortadan kalkar ve bir bütün olarak görünür. Onu değerlendirirken farklılıklarını ve ortak yönlerini bir arada değerlendirmelidir.
Barkod | 9786257201612 |
Basım Yılı | 2022 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 16,5 x 24 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 168 |
Ben Türk şiirini gül-i ra'nâya benzetiyorum; yarı sarı yarı kırmızı... Halk ve divan geleneğinden beslendiği için iki renkli. Rengini kokusunu bizim havamız suyumuz ve toprağımızdan alan bizim besleyip büyüttüğümüz bir gül.
Edebiyatımızı doğru anlayabilmek için önce zihnimizdeki ikiliği kaldırmamız gerektiğine inanıyorum. Türk kültürü tarihi ve sanatı gibi edebiyatı da bir bütün. Şiir de bu bütünlük içinde gelişimini sürdürüyor. Farklı estetik çizgilere sahip olmakla birlikte ortak bir kültür birikimine yaslanan halk ve divan edebiyatlarımızın müşterekleri tahmin ettiğimizden çok daha fazla. Şimdiye kadar ısrarla farklı taraflarına dikkat çekildiğinden bu ikisinin birbirine zıt ve tamamıyla farklı edebiyatlar olduğu sanılmış arada uçurumlar yaratılmıştır. Ben bunun böyle olmadığını örnekleriyle ortaya koymaya çalıştım.
Eski şehirlerimizin kendilerine özgü bir mimarisi vardı. Safranbolu ve başka şehirlerde gördüğümüz gibi. Bu şehirlerin aynı zamanda şiirde musikide giyim kuşamda belli bir üslûbu vardı. Tanpınar bu örneklere mahallî klasik diyor. Bunlar halk şiirini divan şiirine bağlayan zincirin halkaları gibi ara örneklerdir.
Ben Türk Edebiyatını bir şehre benzetiyorum. Edebiyatın dönemleri ve farklı üslûpları şehrin sokakları caddeleri meydanları gibidir. Aynı anda hem bunları hem de şehrin tamamını göz önünde bulundurmak gerekir.
Türk Edebiyatı kendi içinde bölümlenmeler içerse de yabancı bir edebiyatla karşılaştığında bu farklılıklar ortadan kalkar ve bir bütün olarak görünür. Onu değerlendirirken farklılıklarını ve ortak yönlerini bir arada değerlendirmelidir.
Barkod | 9786257201612 |
Basım Yılı | 2022 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 16,5 x 24 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 168 |