Tükendi
Gelince Haber VerAnılarımızın bir güncesini tutmamız gerekir; gönül güncesi can gölgesinde hiçlik defterine yazılır. Çabamız hiçlik defterine yazılanları okuma uğraşı olarak algılanmalıdır. Varlığa gelen her şey yani hayvan ağaç taş-toprak su-rüzgâr doğal olarak insan da kendi öyküsünü anlatmanın-yazmanın hayalini kurar; bunu bir ölçüde başarır da. Demek ki her şey bir öykü kitabıdır; bir anı defteri ya da güncedir. İnsan söz konusu olduğunda o bir gönül defteridir ya da gönül güncesidir. İnsan okunacak en büyük kitaptır derken gönül defterinde yazılanlar anlatılmak istenir. Bedene davranmak bedene girmek anlamını taşır; bunu da hiçlik diye tanımladığımız içimizi "nesnelleştirmeden" yapamayız. Nesnelleştirme işini gerçekleştirdiğimizde bedenimize girebilecek en uygun noktayı saptamış oluruz: O noktadan kendimize dokunduğumuzda bedenimiz kapısını bize açar; gireriz kendimiz kendi içimize ve bir güzel sevişiriz kendimizle; insana özgü sesler çıkmaya başlar; bu sesler bizim sevişme seslerimizdir. Sesleri çözdüğümüzde bunun bilme kültürünün değil değiştirme kültürünün bir parçası olduğunu hemen anlarız.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2009 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 13,5 |
ISBN-10 | 9758612512 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 176 |
Anılarımızın bir güncesini tutmamız gerekir; gönül güncesi can gölgesinde hiçlik defterine yazılır. Çabamız hiçlik defterine yazılanları okuma uğraşı olarak algılanmalıdır. Varlığa gelen her şey yani hayvan ağaç taş-toprak su-rüzgâr doğal olarak insan da kendi öyküsünü anlatmanın-yazmanın hayalini kurar; bunu bir ölçüde başarır da. Demek ki her şey bir öykü kitabıdır; bir anı defteri ya da güncedir. İnsan söz konusu olduğunda o bir gönül defteridir ya da gönül güncesidir. İnsan okunacak en büyük kitaptır derken gönül defterinde yazılanlar anlatılmak istenir. Bedene davranmak bedene girmek anlamını taşır; bunu da hiçlik diye tanımladığımız içimizi "nesnelleştirmeden" yapamayız. Nesnelleştirme işini gerçekleştirdiğimizde bedenimize girebilecek en uygun noktayı saptamış oluruz: O noktadan kendimize dokunduğumuzda bedenimiz kapısını bize açar; gireriz kendimiz kendi içimize ve bir güzel sevişiriz kendimizle; insana özgü sesler çıkmaya başlar; bu sesler bizim sevişme seslerimizdir. Sesleri çözdüğümüzde bunun bilme kültürünün değil değiştirme kültürünün bir parçası olduğunu hemen anlarız.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2009 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 13,5 |
ISBN-10 | 9758612512 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 176 |