Farz kelimesi insanın mutlaka uyması gereken zorunlulukları ifade eder. Bu din açısından dinle özdeşliğin fiziksel bir göstergesidir. Anlaşıldığı kadarıyla; insan dünya hayatının asıl unsuru olarak yaratılmış. Kainattaki görünen veya görünmeyen her şey bu mükemmel varlığın hizmetine sunulmuş. Peki bu oluşumda bireyin yaşamla ilgili olarak Yaradan'la önceden yapılmış bir mukavelesi var mı? İsterseniz buna hiç kafa yormayalım; Allah tüm insanlara "Yeryüzünde halifem" dediğine ve "Ben size şah damarınızdan daha yakınım" buyurduğuna göre var olmakla ilgili her hangi bir sözleşme aramak çok saçma olur. Zaten Evren'in bu en büyük sırrını Yunus Emre kolayca çözmüş. "Bir ben vardır bende benden içeri!" demiş ... Öyleyse en derin gizemi en değerli bilgiyi içinde taşıyan insanın tek görevi; istisna varlık seçilişine teşekkür etmektir. "Neden varım?" diye sorgulama değil ... Hayat hem yaşanması zorunlu en büyük farz hem de; hakkıyla yerine getirilmiş zorunlu bir görev karşılığı bireyleri mükafat ülkesine götürecek olan trenin bekleme istasyonu. Mevlana ecel aracına bindiği zamanı işte bu yüzden "DÜGÜN GÜNÜ "olarak niteliyor ... Yaşam; aşkın bilendiği gurbet esareti. Ölüm; içindeki BEN? e ulaşma özgürlüğü. Kısacası; aşık'ın maşukuna kavuşma anı ... Cennet ve cehennemi insanın fiziksel kalıntısıyla doğayı kirletmemek için görevlendirilmiş sığ bir mezar toprağında arayanların yaratılıştaki gerçeği anlaması imkansızdır. Yorulmayalım. Bakın Yunus Emre kapıyı nasıl açmış önümüzde;

Cennet cennet dedikleri;
Birkaç huri birkaç melek.
İsteyene ver onları
Bana seni gerek SENİ"

Madem insan olarak yaratıldık insanca yaşamak gerek. İnsanca yaşamanın şekli ise yalnızca Yaratıcının kurallarına uymaktır. Hayatın sırrını çözmeye çalışanlara mühim öneri; Bir üst katımız Yaratılış hazinesi dolu. Kafanızın üstündeki raflara hiç vakit geçirmeden uzatın ellerinizi. Elini geri tutanların sudan nasibi olmaz ... Ziynet sunucularına selam olsun .

Hasan Basri BİLGİN