Tükendi
Gelince Haber VerDerya Şaşman Kaylı bu çalışmasında "Kadın erkekle aynı dünyayı paylaşmasına rağmen aynı toplumsal koşulları paylaşamamakta aynı akla sahipken aynı özgürlüğü yaşayamamaktadır. Çünkü öncelikle annedir bir erkeğin eşidir. Yaşamı kendinden başka herkesindir. Yaşamındaki bu çoklu sahiplenme ve karşılamak zorunda kaldığı beklentiler kadının kendisi üzerine düşünmesini ve kendi istemlerini hayata geçirmesini zorlaştırmaktadır. Ayrıca erkin toplumsal iradenin dışında tutulduğu için bugünü ve geleceği şekillendiren süreçlerin denetiminden de mahrum kalmıştır." Diyerek; varolan ama görülmeye konuşan ama duyulmayan bedeni kendisinden ziyade birilerinin namusu ve arzı nesnesi olarak erkek gözüyle erkek beklentilerine göre biçimlendirilmeye çalışılan kadının verdiği özgürlük mücadelesinin izlerini sürmüştür. Ayrıca feminist düşünce tarihinde ve kadının özgürleşme arayışında kadının ezilmişliğinin tahakküme sessiz kalışının tarihini kuramsal açıdan inceleyen Simone de Beauvoir'a çağlarının muhafazakârlığına inat bir dik başlılıkla ideallerini yaşamlarına geçiren Chalotte Perkins Gilman ve Emma Goldman'ın eserlerine kadın bedeninin erkek kontrolünden bağımsızlaşarak kendi zenginliğini ve çeşitliliğini fark edebilmesinin yollarını tartışan Shulamith Firestone ve Kate Millet'a Freud ve Lacan'ın feminist eleştirisine anlam-beden ilişkisini sorgulayarak dil bilimin nesnesi olan konuşan özneyi tekrar kurma ve kadın yazının görünürlüğü üzerine tartışan Luce İrigaray'a Helene Cixous'a ve Julia Kristeva'ya yer vermiştir.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2011 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 16,5 x 19,5 |
ISBN-10 | 9944260800 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Derya Şaşman Kaylı bu çalışmasında "Kadın erkekle aynı dünyayı paylaşmasına rağmen aynı toplumsal koşulları paylaşamamakta aynı akla sahipken aynı özgürlüğü yaşayamamaktadır. Çünkü öncelikle annedir bir erkeğin eşidir. Yaşamı kendinden başka herkesindir. Yaşamındaki bu çoklu sahiplenme ve karşılamak zorunda kaldığı beklentiler kadının kendisi üzerine düşünmesini ve kendi istemlerini hayata geçirmesini zorlaştırmaktadır. Ayrıca erkin toplumsal iradenin dışında tutulduğu için bugünü ve geleceği şekillendiren süreçlerin denetiminden de mahrum kalmıştır." Diyerek; varolan ama görülmeye konuşan ama duyulmayan bedeni kendisinden ziyade birilerinin namusu ve arzı nesnesi olarak erkek gözüyle erkek beklentilerine göre biçimlendirilmeye çalışılan kadının verdiği özgürlük mücadelesinin izlerini sürmüştür. Ayrıca feminist düşünce tarihinde ve kadının özgürleşme arayışında kadının ezilmişliğinin tahakküme sessiz kalışının tarihini kuramsal açıdan inceleyen Simone de Beauvoir'a çağlarının muhafazakârlığına inat bir dik başlılıkla ideallerini yaşamlarına geçiren Chalotte Perkins Gilman ve Emma Goldman'ın eserlerine kadın bedeninin erkek kontrolünden bağımsızlaşarak kendi zenginliğini ve çeşitliliğini fark edebilmesinin yollarını tartışan Shulamith Firestone ve Kate Millet'a Freud ve Lacan'ın feminist eleştirisine anlam-beden ilişkisini sorgulayarak dil bilimin nesnesi olan konuşan özneyi tekrar kurma ve kadın yazının görünürlüğü üzerine tartışan Luce İrigaray'a Helene Cixous'a ve Julia Kristeva'ya yer vermiştir.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2011 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 16,5 x 19,5 |
ISBN-10 | 9944260800 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |