Tükendi
Gelince Haber Verİyinin ve kötünün şiddetin yok sayılmanın korkunun öteki olmanın ama yine de inatla tebessüm etmeyi bırakmamanın romanı Kozadaki Uğultu.Halil Tekeş yarattığı karakterleri sokaklardan cami avlularından bakkal tezgâhlarından kahvehanelerden plazalardan seçiyor. Yan komşumuzun iş arkadaşımızın her gün yanımızdan geçip gidenlerin hikâyesini anlatıyor bize.Kozadaki Uğultu annesinden sürekli şiddet gören sevgisini göstermeyi beceremeyen babasının desteğini bir türlü hissedemeyen cami imamını ve mahallenin umumi tuvaletçisini en yakın dostları belleyen komşu kızına uzaktan uzağa âşık olan ve talihinin değişmeyeceğine inandığı bir anda kendisinin bile aklına gelmeyecek bir işe girişip kozasından kurtulmaya çalışan bir adamın Kalender'in hüzünlü olduğu kadar gülünç öyküsü."Umut etmekten ya da güzel olana dair hayal kurmaktan hep çok uzak oldum. Çocukluğum öyle sancılarla geçti ki nasıl büyüdüğüm sorulsa kum zemin üzerinde bilinçsiz bir yükselme diye tarif edebilirim. Yani ufak ya da büyük hiç fark etmez her türlü sarsıntı yerle bir olmam için yeterlidir. Sanırım her şey annemin ben henüz yedi yaşındayken daha sonra da şaşmaz bir zemberekli saat gibi düzenli aralıklarla geçireceği sinir krizlerinden ilkini tecrübe ettiğimde başladı. Öfkeyle çarpılmış suratıyla yüzüme nefes nefese tokatlar indirdiği günden beri çok korktum hayattan. Zira hayat denen şey annem kadar öfkeliyse içinden sağ çıkmam olanaksız diye düşündüm hep. Bu korku günler geçtikçe oyunlarıma ödevlerime arkadaşlıklarıma hatta yaşayamadığım aşklarıma bile bulaştı. Doğum lekesi gibiydi bendeki korku yüzüme bakan herkes ilk bakışta onu fark ediyordu."
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2019 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13 x 19 |
ISBN-10 | 6053759447 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 264 |
İyinin ve kötünün şiddetin yok sayılmanın korkunun öteki olmanın ama yine de inatla tebessüm etmeyi bırakmamanın romanı Kozadaki Uğultu.Halil Tekeş yarattığı karakterleri sokaklardan cami avlularından bakkal tezgâhlarından kahvehanelerden plazalardan seçiyor. Yan komşumuzun iş arkadaşımızın her gün yanımızdan geçip gidenlerin hikâyesini anlatıyor bize.Kozadaki Uğultu annesinden sürekli şiddet gören sevgisini göstermeyi beceremeyen babasının desteğini bir türlü hissedemeyen cami imamını ve mahallenin umumi tuvaletçisini en yakın dostları belleyen komşu kızına uzaktan uzağa âşık olan ve talihinin değişmeyeceğine inandığı bir anda kendisinin bile aklına gelmeyecek bir işe girişip kozasından kurtulmaya çalışan bir adamın Kalender'in hüzünlü olduğu kadar gülünç öyküsü."Umut etmekten ya da güzel olana dair hayal kurmaktan hep çok uzak oldum. Çocukluğum öyle sancılarla geçti ki nasıl büyüdüğüm sorulsa kum zemin üzerinde bilinçsiz bir yükselme diye tarif edebilirim. Yani ufak ya da büyük hiç fark etmez her türlü sarsıntı yerle bir olmam için yeterlidir. Sanırım her şey annemin ben henüz yedi yaşındayken daha sonra da şaşmaz bir zemberekli saat gibi düzenli aralıklarla geçireceği sinir krizlerinden ilkini tecrübe ettiğimde başladı. Öfkeyle çarpılmış suratıyla yüzüme nefes nefese tokatlar indirdiği günden beri çok korktum hayattan. Zira hayat denen şey annem kadar öfkeliyse içinden sağ çıkmam olanaksız diye düşündüm hep. Bu korku günler geçtikçe oyunlarıma ödevlerime arkadaşlıklarıma hatta yaşayamadığım aşklarıma bile bulaştı. Doğum lekesi gibiydi bendeki korku yüzüme bakan herkes ilk bakışta onu fark ediyordu."
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2019 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13 x 19 |
ISBN-10 | 6053759447 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 264 |