Tükendi
Gelince Haber VerBatılı bilginler uzun bir süre boyunca İslam'ı ve İslam dünyasını daha ziyade Batının ve Avrupa kültürünün şekillendiği Batılı kimliğinin inşa edildiği süreçte ve farklı dönemlerde temas kurulan Avrasya'nın köklü uygarlıkları kadar geçmişe ve birikime sahip olmayan bir rakip bir yabancı bir "öteki" olarak görmeye meyilli olmuşlardır. Bu nedenle İslam Hıristiyan ve Yahudi kültürlerinin serpildiği bir dönemde ve coğrafyada ortaya çıkmasına ve bu kültürlerle sürekli etkileşim içinde olmasına rağmen İlk Çağ ve Orta Çağ tarihçilerinin çoğu tarafından ihmal edilmiştir. Yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu tavır eleştirilmeye başlandıysa da İlk Çağ hakkında yapılan en esnek ve cömert çalışmalar bile en fazla sekizinci yüzyıla kadar uzanmaktadırlar. Oysa tarihçiler İslam'ın Hıristiyan kültürü ve Rabbinik Yahudilik ile kıyaslanabilecek düşünsel olgunluğa ve nüfuza ancak onuncu yüzyıl civarında ulaştığına dikkat çekmektedirler. MS 1000 civarında bütün özellikleriyle ayrıksı hale gelmiş bu yeni dinin doğası neydi? İslam uygarlığının çağdaşı diğer uygarlıklarla ve İlk Çağın uygarlıklarıyla bağlantıları neydi? Muhammed'den Önce ve Sonra bu gibi sorulara bir yanıt veriyor. Garth Fowden İslam'ın miras aldığı karmaşık ve yüklü dinsel ve düşünsel gelenekleri getirdiği yenilikleri geleceğini başarılarını başarısızlıklarını diğer dinler ve kültürlerle bağlantılarını anlamanın yolunun dünya tarihini oluşturan ilişkiler ağı içinde İslam uygarlığının hangi düğüm noktasını teşkil ettiğini görmemize izin verecek kavramsal ve kuramsal araçlar oluşturmaktan geçtiğini ileri sürüyor ve bu doğrultuda mevcut tarihsel dönemselleştirmeleri sorunlaştırıyor: İslam'ı ve diğer tektanrıcı gelenekleri Birinci Binyılın çerçevesi içinde Aristoteles ve Augustus'tan İsa'ya Zerdüştçülerden Mazdacılara ve Manicilere Süryani ve Nesturi keşişlerden İslam'ın peygamberi Muhammed'e ve ayrıksı bir İslami felsefe ile dünya görüşünün ortaya çıktığı İbn Sina'nın dönemine kadar uzanan süreçte İran'ı da kapsayacak şekilde genişletilmiş bir coğrafyada yeniden değerlendirmeyi öneriyor.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2019 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
ISBN-10 | 6059801997 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 376 |
Batılı bilginler uzun bir süre boyunca İslam'ı ve İslam dünyasını daha ziyade Batının ve Avrupa kültürünün şekillendiği Batılı kimliğinin inşa edildiği süreçte ve farklı dönemlerde temas kurulan Avrasya'nın köklü uygarlıkları kadar geçmişe ve birikime sahip olmayan bir rakip bir yabancı bir "öteki" olarak görmeye meyilli olmuşlardır. Bu nedenle İslam Hıristiyan ve Yahudi kültürlerinin serpildiği bir dönemde ve coğrafyada ortaya çıkmasına ve bu kültürlerle sürekli etkileşim içinde olmasına rağmen İlk Çağ ve Orta Çağ tarihçilerinin çoğu tarafından ihmal edilmiştir. Yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu tavır eleştirilmeye başlandıysa da İlk Çağ hakkında yapılan en esnek ve cömert çalışmalar bile en fazla sekizinci yüzyıla kadar uzanmaktadırlar. Oysa tarihçiler İslam'ın Hıristiyan kültürü ve Rabbinik Yahudilik ile kıyaslanabilecek düşünsel olgunluğa ve nüfuza ancak onuncu yüzyıl civarında ulaştığına dikkat çekmektedirler. MS 1000 civarında bütün özellikleriyle ayrıksı hale gelmiş bu yeni dinin doğası neydi? İslam uygarlığının çağdaşı diğer uygarlıklarla ve İlk Çağın uygarlıklarıyla bağlantıları neydi? Muhammed'den Önce ve Sonra bu gibi sorulara bir yanıt veriyor. Garth Fowden İslam'ın miras aldığı karmaşık ve yüklü dinsel ve düşünsel gelenekleri getirdiği yenilikleri geleceğini başarılarını başarısızlıklarını diğer dinler ve kültürlerle bağlantılarını anlamanın yolunun dünya tarihini oluşturan ilişkiler ağı içinde İslam uygarlığının hangi düğüm noktasını teşkil ettiğini görmemize izin verecek kavramsal ve kuramsal araçlar oluşturmaktan geçtiğini ileri sürüyor ve bu doğrultuda mevcut tarihsel dönemselleştirmeleri sorunlaştırıyor: İslam'ı ve diğer tektanrıcı gelenekleri Birinci Binyılın çerçevesi içinde Aristoteles ve Augustus'tan İsa'ya Zerdüştçülerden Mazdacılara ve Manicilere Süryani ve Nesturi keşişlerden İslam'ın peygamberi Muhammed'e ve ayrıksı bir İslami felsefe ile dünya görüşünün ortaya çıktığı İbn Sina'nın dönemine kadar uzanan süreçte İran'ı da kapsayacak şekilde genişletilmiş bir coğrafyada yeniden değerlendirmeyi öneriyor.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2019 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
ISBN-10 | 6059801997 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 376 |