Tükendi
Gelince Haber Ver"Siyasî suikast ya bir şahsa ya bir makama ya da bir projeye kast edilerek düzenlenir. Mesela ABD Başkanı John F. Kennedy şahsa yönelik bir suikasta uğramış ve onun yerine farklı bir isim başkanlık koltuğuna oturmuştur. Burada ele geçirmek istediğiniz makam için size engel olan o makamı sizin menfaatiniz için kullanmayan bir adam vardı ortadan kaldırdınız. Muhsin Yazıcıoğlu şahsına veya makamına yönelik bir suikast değil; bir ekiple birlikte içinde yer aldığı 'projeye' kast edilen suikasta uğramıştır. Kimse Muhsin Yazıcıoğlu'nu öldürmek isteyenlerin Büyük Birlik Partisi Genel Başkanlık makamını ele geçirmek istediğini iddia edemez veya onların siyasî çıkarlarına Yazıcıoğlu'nun tek başına engel olduğunu söyleyemez. Bu suikast devlet-i ebed müddet fikrine bağlı bir ekibe ve o ekibin projesine kast eden çok daha derin çok daha karmaşık bir okuma gerektiriyor. İşte şimdi biz bu projeyi detaylandıralım...""Muhsin Yazıcıoğlu suikastı 1 Mart Tezkeresi sonrası Türkiye siyasetini doğru okumadan anlaşılamaz. Biz devlet olarak doğal sınırlarımızı 1912 yılındaki haritamızı göstererek ifade ediyorsak Musul Kerkük konusunda elbette bazı iddialarımız var demektir. Muhsin Başkan Türkiye'yi Türkiye Cumhuriyeti diye değil Gök-Türk Selçuklu Osmanlı gibi bir Devlet-i Aliyye felsefesiyle tanımlayan biriydi. 1 Mart Tezkeresi'nin öncesinde devlet kurumlarımızda ortaya çıkan bu millî refleks Türk ordusunun olası bir Irak Federasyonu ihtimalinde sınırın ötesine geçmesinin gerektiğini savunuyor ve buna hazırlık yapıyordu. Nitekim tezkereden hemen sonra çuval hadisesi Türk askerine 'Seni Irak'ta istemiyoruz' mesajı veriyordu. Biz bu mesajı kabul etmedik ve işte bu yüzden Dağlıca Baskını Aktütün Saldırısı gibi adeta bir savaş haliyle muhatap kılındık. 1993'te 33 Er'in öldürülmesi hadisesi ne ise Dağlıca ve Aktütün de aynı projeye karşı atılmış adımlardı. Zaten 1993'te Turgut Özal'ı Eşref Bitlis'i Adnan Kahveci'yi bu proje sebebiyle kaybettik. Şu asla unutulmasın: devlet intikamını alabildiği sürece devlettir ve Türk devleti de elbet bir gün Başkan'ın intikamını alacaktır."- Muhsin Yazıcıoğlu vefatından önce 33 askerimizin öldürülmesi olayıyla ilgili hangi çalışmaları ve görüşmeleri yaptı? Bu olayı araştırarak nasıl bir yere varmak istiyordu?- Dağlıca Baskını'nı ilk haber alan ve Cumhurbaşkanı'na telefon ederek haber veren Yazıcıoğlu bu baskından sonra askerlerle hangi konuları tartıştı?- Dağlıca Baskını'nın bilinmeyenleri ve istihbarat raporları...- Devlet Denetleme Kurulu raporunda ortaya çıkan skandallar ve şüpheler...Orhun Ertuğrul Bozok belgelere ve istihbarat raporlarına göre son on yılın bilinmeyenlerini yazdı; Selman Kayabaşı analiz etti.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2014 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 12 x 19,5 |
ISBN-10 | 6055027247 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 224 |
"Siyasî suikast ya bir şahsa ya bir makama ya da bir projeye kast edilerek düzenlenir. Mesela ABD Başkanı John F. Kennedy şahsa yönelik bir suikasta uğramış ve onun yerine farklı bir isim başkanlık koltuğuna oturmuştur. Burada ele geçirmek istediğiniz makam için size engel olan o makamı sizin menfaatiniz için kullanmayan bir adam vardı ortadan kaldırdınız. Muhsin Yazıcıoğlu şahsına veya makamına yönelik bir suikast değil; bir ekiple birlikte içinde yer aldığı 'projeye' kast edilen suikasta uğramıştır. Kimse Muhsin Yazıcıoğlu'nu öldürmek isteyenlerin Büyük Birlik Partisi Genel Başkanlık makamını ele geçirmek istediğini iddia edemez veya onların siyasî çıkarlarına Yazıcıoğlu'nun tek başına engel olduğunu söyleyemez. Bu suikast devlet-i ebed müddet fikrine bağlı bir ekibe ve o ekibin projesine kast eden çok daha derin çok daha karmaşık bir okuma gerektiriyor. İşte şimdi biz bu projeyi detaylandıralım...""Muhsin Yazıcıoğlu suikastı 1 Mart Tezkeresi sonrası Türkiye siyasetini doğru okumadan anlaşılamaz. Biz devlet olarak doğal sınırlarımızı 1912 yılındaki haritamızı göstererek ifade ediyorsak Musul Kerkük konusunda elbette bazı iddialarımız var demektir. Muhsin Başkan Türkiye'yi Türkiye Cumhuriyeti diye değil Gök-Türk Selçuklu Osmanlı gibi bir Devlet-i Aliyye felsefesiyle tanımlayan biriydi. 1 Mart Tezkeresi'nin öncesinde devlet kurumlarımızda ortaya çıkan bu millî refleks Türk ordusunun olası bir Irak Federasyonu ihtimalinde sınırın ötesine geçmesinin gerektiğini savunuyor ve buna hazırlık yapıyordu. Nitekim tezkereden hemen sonra çuval hadisesi Türk askerine 'Seni Irak'ta istemiyoruz' mesajı veriyordu. Biz bu mesajı kabul etmedik ve işte bu yüzden Dağlıca Baskını Aktütün Saldırısı gibi adeta bir savaş haliyle muhatap kılındık. 1993'te 33 Er'in öldürülmesi hadisesi ne ise Dağlıca ve Aktütün de aynı projeye karşı atılmış adımlardı. Zaten 1993'te Turgut Özal'ı Eşref Bitlis'i Adnan Kahveci'yi bu proje sebebiyle kaybettik. Şu asla unutulmasın: devlet intikamını alabildiği sürece devlettir ve Türk devleti de elbet bir gün Başkan'ın intikamını alacaktır."- Muhsin Yazıcıoğlu vefatından önce 33 askerimizin öldürülmesi olayıyla ilgili hangi çalışmaları ve görüşmeleri yaptı? Bu olayı araştırarak nasıl bir yere varmak istiyordu?- Dağlıca Baskını'nı ilk haber alan ve Cumhurbaşkanı'na telefon ederek haber veren Yazıcıoğlu bu baskından sonra askerlerle hangi konuları tartıştı?- Dağlıca Baskını'nın bilinmeyenleri ve istihbarat raporları...- Devlet Denetleme Kurulu raporunda ortaya çıkan skandallar ve şüpheler...Orhun Ertuğrul Bozok belgelere ve istihbarat raporlarına göre son on yılın bilinmeyenlerini yazdı; Selman Kayabaşı analiz etti.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2014 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 12 x 19,5 |
ISBN-10 | 6055027247 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 224 |