Tükendi
Gelince Haber VerMARİFET SULTANI'NIN PEŞİNDE
Kendisi de İbn Arabi'nin peşinde bir yolcu olan Claude Addas "Marifet Sultanı"nı anlattı.
Uzmanlarca "İbn Arabi çalışmaları içinde bir köşe taşı" olarak nitelenen kitapta Addas İbn Arabi'nin iki yolculuğunu temel alıyor; Endülüs'ten Şam'a yaptığı seyahat ve manevî seyahati.
İbn Arabi'yle yola çıkmak isteyenler için...
"Vakıamda bir meleğin beyaz bir nurla beraber bana geldiğini gördüm. Bu sanki güneş ışığından bir parçaydı. 'Bu nedir?' diye sordum. Bana şöyle cevap verildi: 'Bu Eş-Şuara suresidir.' Onu yuttum ve o zaman sanki bir tüy göğsümden boğazıma boğazımdan da ağzıma çıkıyormuş gibi hissettim. Bu başı dili gözleri ve dudakları olan bir hayvandı. Başı Meşrık ve Mağrib ufuklarını kaplayıncaya kadar genişledi sonra yeniden küçüldü ve göğsüme geri döndü. O zaman bildim ki sözüm Meşrık'a da Mağrib'e de ulaşacak."
Bu rüya sadık çıkmış ve İbn Arabi'nin söylediği gibi olmuştur. Şeyh-i Ekber'in vefatını takip eden asırlar boyunca Ekberî irfan sürekli yayılmış genellikle birbirinden müstakil silsilelerle ve sessiz sedasız nakledilmiş en uzak ülkelere kadar ulaşarak Doğu'yu ve Batı'yı kaplamıştır.
Dünyanın saygın İbn Arabi uzmanlarından Claude Addas'ın bu eseri Şeyh-i Ekber hakkında yazılmış en kapsamlı biyografik çalışmadır.
"Kibrit-i Ahmer'in Peşinde" bugüne kadar Batı dillerinde İbn Arabi'nin hayatı üzerine kaleme alınmış en içerikli ve sağlam incelemedir. Eserin ayırt edici özelliklerinden biri akademik bir üsluptan ziyade bir kurgu içerisinde gayet akıcı bir dille büyük sufinin hayatını anlatmasıdır.
Marifet Sultanı ya da Şeyh-i Ekber olarak da bilinen İbn Arabi'nin son sekiz asırdır tasavvufta derin manevi tesirini göz ardı etmek mümkün değildir. Ancak birkaç uzmanın çalışması dışında bu büyük sufinin hayatı hakkında nitelikli eser çok azdır. Claude Addas'ın bu başucu eseri İbn Arabi'nin eserlerinin ayrıntılı bir incelemesine ve çok çeşitli Arapça ve Farsça ikincil kaynak eserlere dayanmaktadır.
Bu kitap İbn Arabi'nin hayatındaki iki boyutlu yolculuğu merkeze almaktadır: Bir yanda doğum yeri Endülüs'ten Şam'a seyahati diğer yanda ise onu zühd ve zikir yollarından geçirip keşf ve tevhid makamına taşıyan Mirac'ı.
İbn Arabi kendisinden sonraki tasavvufta hem en temel atıf noktası ve mesnet hem de bugüne kadar kesilmemiş bir feyzin bir bereketin kaynağıdır. Nitekim kendisine "Muhammedi velayetin hatemi" ünvanı verilmiştir. Ancak İbn Arabi'yi sanki dahi bir metafizikçiden ya da büyük bir sufiden ibaretmiş hiçbir köke tarihe vatana sahip değilmiş gibi incelemek büyük bir hatadır. Çünkü onun düşüncesi şahsi tecrübesinden ayrı değerlendirilemez.
Oysa İbn Arabi üzerine yazılmış bütün kaynaklar bu noktada ciddi bir boşluk taşımaktadır. Bu eserler hiçbir zaman İbn Arabi'nin içinde yaşadığı kültürel toplumsal ve siyasi manzarayı tasvir etmeyi denemez onun dünyaya geldiği ve öldüğü bu çok hareketli çok önemli çağı aktarmazlar. Oysa bu çağ Batı'da Reconquista'ya (Endülüs topraklarının Müslümanların elinden alınması) Doğu'daysa Haçlı seferlerine ve kısa bir süre sonra da Moğol istilasına sahne olmuştur. Ne yazık ki bu dönem üzerine yapılan çalışmalar fazlasıyla yetersizdir.
İbn Arabi'nin Endülüs'ü bugüne dek hiçbir müstakil incelemenin konusu olmamıştır. Bu durumda İbn Arabi'nin hayatını inceleyecek araştırmacı dönemin tarihçilerini tarayarak Endülüs toplumu hakkında bilgi toplamalıdır.
Asıl itibarıyla biyografi niteliği taşıyan "Kibrit-i Ahmer'in Peşinde" her şeyden önce İbn Arabi'nin manevi ve fikri yolculuğunu okuyucuya aktarmakta ve mümkün olduğu ölçüde bu güzergahı devrinin dini ve tarihi bağlamı içine yerleştirmektedir. Bu çerçeve dahilinde İbn Arabi irfanının derinlemesine bir tahliline girilmemiştir. Ancak onun hayatı incelenerek bu irfanın oluşumu aydınlatılmış ve İbn Arabi'nin bizzat tecrübe ettiği "haller" ve "makamlar"la ilişkisi vurgulanmıştır.
Barkod | 9789759161392 |
Basım Yılı | 2010 |
Baskı | 2 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 21x13,5 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 448 |
Yazar | Claude Addas |
MARİFET SULTANI'NIN PEŞİNDE
Kendisi de İbn Arabi'nin peşinde bir yolcu olan Claude Addas "Marifet Sultanı"nı anlattı.
Uzmanlarca "İbn Arabi çalışmaları içinde bir köşe taşı" olarak nitelenen kitapta Addas İbn Arabi'nin iki yolculuğunu temel alıyor; Endülüs'ten Şam'a yaptığı seyahat ve manevî seyahati.
İbn Arabi'yle yola çıkmak isteyenler için...
"Vakıamda bir meleğin beyaz bir nurla beraber bana geldiğini gördüm. Bu sanki güneş ışığından bir parçaydı. 'Bu nedir?' diye sordum. Bana şöyle cevap verildi: 'Bu Eş-Şuara suresidir.' Onu yuttum ve o zaman sanki bir tüy göğsümden boğazıma boğazımdan da ağzıma çıkıyormuş gibi hissettim. Bu başı dili gözleri ve dudakları olan bir hayvandı. Başı Meşrık ve Mağrib ufuklarını kaplayıncaya kadar genişledi sonra yeniden küçüldü ve göğsüme geri döndü. O zaman bildim ki sözüm Meşrık'a da Mağrib'e de ulaşacak."
Bu rüya sadık çıkmış ve İbn Arabi'nin söylediği gibi olmuştur. Şeyh-i Ekber'in vefatını takip eden asırlar boyunca Ekberî irfan sürekli yayılmış genellikle birbirinden müstakil silsilelerle ve sessiz sedasız nakledilmiş en uzak ülkelere kadar ulaşarak Doğu'yu ve Batı'yı kaplamıştır.
Dünyanın saygın İbn Arabi uzmanlarından Claude Addas'ın bu eseri Şeyh-i Ekber hakkında yazılmış en kapsamlı biyografik çalışmadır.
"Kibrit-i Ahmer'in Peşinde" bugüne kadar Batı dillerinde İbn Arabi'nin hayatı üzerine kaleme alınmış en içerikli ve sağlam incelemedir. Eserin ayırt edici özelliklerinden biri akademik bir üsluptan ziyade bir kurgu içerisinde gayet akıcı bir dille büyük sufinin hayatını anlatmasıdır.
Marifet Sultanı ya da Şeyh-i Ekber olarak da bilinen İbn Arabi'nin son sekiz asırdır tasavvufta derin manevi tesirini göz ardı etmek mümkün değildir. Ancak birkaç uzmanın çalışması dışında bu büyük sufinin hayatı hakkında nitelikli eser çok azdır. Claude Addas'ın bu başucu eseri İbn Arabi'nin eserlerinin ayrıntılı bir incelemesine ve çok çeşitli Arapça ve Farsça ikincil kaynak eserlere dayanmaktadır.
Bu kitap İbn Arabi'nin hayatındaki iki boyutlu yolculuğu merkeze almaktadır: Bir yanda doğum yeri Endülüs'ten Şam'a seyahati diğer yanda ise onu zühd ve zikir yollarından geçirip keşf ve tevhid makamına taşıyan Mirac'ı.
İbn Arabi kendisinden sonraki tasavvufta hem en temel atıf noktası ve mesnet hem de bugüne kadar kesilmemiş bir feyzin bir bereketin kaynağıdır. Nitekim kendisine "Muhammedi velayetin hatemi" ünvanı verilmiştir. Ancak İbn Arabi'yi sanki dahi bir metafizikçiden ya da büyük bir sufiden ibaretmiş hiçbir köke tarihe vatana sahip değilmiş gibi incelemek büyük bir hatadır. Çünkü onun düşüncesi şahsi tecrübesinden ayrı değerlendirilemez.
Oysa İbn Arabi üzerine yazılmış bütün kaynaklar bu noktada ciddi bir boşluk taşımaktadır. Bu eserler hiçbir zaman İbn Arabi'nin içinde yaşadığı kültürel toplumsal ve siyasi manzarayı tasvir etmeyi denemez onun dünyaya geldiği ve öldüğü bu çok hareketli çok önemli çağı aktarmazlar. Oysa bu çağ Batı'da Reconquista'ya (Endülüs topraklarının Müslümanların elinden alınması) Doğu'daysa Haçlı seferlerine ve kısa bir süre sonra da Moğol istilasına sahne olmuştur. Ne yazık ki bu dönem üzerine yapılan çalışmalar fazlasıyla yetersizdir.
İbn Arabi'nin Endülüs'ü bugüne dek hiçbir müstakil incelemenin konusu olmamıştır. Bu durumda İbn Arabi'nin hayatını inceleyecek araştırmacı dönemin tarihçilerini tarayarak Endülüs toplumu hakkında bilgi toplamalıdır.
Asıl itibarıyla biyografi niteliği taşıyan "Kibrit-i Ahmer'in Peşinde" her şeyden önce İbn Arabi'nin manevi ve fikri yolculuğunu okuyucuya aktarmakta ve mümkün olduğu ölçüde bu güzergahı devrinin dini ve tarihi bağlamı içine yerleştirmektedir. Bu çerçeve dahilinde İbn Arabi irfanının derinlemesine bir tahliline girilmemiştir. Ancak onun hayatı incelenerek bu irfanın oluşumu aydınlatılmış ve İbn Arabi'nin bizzat tecrübe ettiği "haller" ve "makamlar"la ilişkisi vurgulanmıştır.
Barkod | 9789759161392 |
Basım Yılı | 2010 |
Baskı | 2 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 21x13,5 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 448 |
Yazar | Claude Addas |