Tükendi
Gelince Haber VerDoğumun fiziksel ve zihinsel sarsıntısıyla dünyaya geliyor bedenimize ve zihnimize işleyen ölüm deneyiminin şiddetiyle dünyayı terk ediyoruz. Arada kalan "ömür" dediğimiz kısa süre zarfındaysa şiddetin bin bir yüzüyle karşılaşıyoruz: Bazen ona maruz kalıyor bazen bizzat uyguluyor bazen de sadece haberdar oluyoruz. Yine de birçok uzman bize insanlık tarihinin muhtemelen en barışçıl ve iyimser döneminde yaşadığımızı hâl ve gidişatımızın pekiyi olduğunu telkin ediyor. Uygarlaşma sürecinin şiddeti azalttığı Aydınlanma ilkeleri üzerine bina edilen karmaşık modern kurum ve örgütlerin çatışmaları yönetmeyi kolaylaştırdığı insanın esenliğini artırdığı söyleniyor. 20. yüzyılın başından itibaren yaşanan İki dünya savaşı etnik çatışmalar soykırımlar katliamlara rağmen istatistikler ve sayılar da onları doğruluyor. Eski çağların vahşi cinayetleri ürkütücü tarihsel anlatıları ve mitleştirilen işkence usulleri karşısında şiddet azalıyor görünüyor. Peki görünenle gerçek örtüşüyor mu?
Bu kitapta şiddetin azaldığı iddiasına meydan okuyan Malešević şiddetin modern çağda azalmak şöyle dursun aslında yükselişte olduğunu gösteren derinlemesine bir sosyolojik çözümleme sunuyor. Eldeki tarihsel arkeolojik antropolojik ve sosyolojik kanıtlardan ve vakalardan hareketle savaşlar devrimler soykırımlar ve terörizm gibi örgütlü şiddet eylemlerinin doğası ve şiddetin tanımı ve kapsamı hakkında bir tartışma açıyor. Weber Elias Foucault Mann Bourdieu Collins Pinker Gat Skocpol Shaw gibi alanın önde gelen isimleriyle hesaplaşarak modern toplumsal örgütlerin kitlesel şiddet eylemlerine halk desteğini seferber etmek amacıyla ideolojiyi ve dayanışma ağlarını nasıl kullandığını gösteriyor. Uzun vadede şiddeti insanın mizacını ve toplumu şekillendiren süreçlerin ve yapıların net ve bütünlüklü bir manzarasını sunuyor.
Barkod | 9786256584082 |
Basım Yılı | 2023 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 512 |
Doğumun fiziksel ve zihinsel sarsıntısıyla dünyaya geliyor bedenimize ve zihnimize işleyen ölüm deneyiminin şiddetiyle dünyayı terk ediyoruz. Arada kalan "ömür" dediğimiz kısa süre zarfındaysa şiddetin bin bir yüzüyle karşılaşıyoruz: Bazen ona maruz kalıyor bazen bizzat uyguluyor bazen de sadece haberdar oluyoruz. Yine de birçok uzman bize insanlık tarihinin muhtemelen en barışçıl ve iyimser döneminde yaşadığımızı hâl ve gidişatımızın pekiyi olduğunu telkin ediyor. Uygarlaşma sürecinin şiddeti azalttığı Aydınlanma ilkeleri üzerine bina edilen karmaşık modern kurum ve örgütlerin çatışmaları yönetmeyi kolaylaştırdığı insanın esenliğini artırdığı söyleniyor. 20. yüzyılın başından itibaren yaşanan İki dünya savaşı etnik çatışmalar soykırımlar katliamlara rağmen istatistikler ve sayılar da onları doğruluyor. Eski çağların vahşi cinayetleri ürkütücü tarihsel anlatıları ve mitleştirilen işkence usulleri karşısında şiddet azalıyor görünüyor. Peki görünenle gerçek örtüşüyor mu?
Bu kitapta şiddetin azaldığı iddiasına meydan okuyan Malešević şiddetin modern çağda azalmak şöyle dursun aslında yükselişte olduğunu gösteren derinlemesine bir sosyolojik çözümleme sunuyor. Eldeki tarihsel arkeolojik antropolojik ve sosyolojik kanıtlardan ve vakalardan hareketle savaşlar devrimler soykırımlar ve terörizm gibi örgütlü şiddet eylemlerinin doğası ve şiddetin tanımı ve kapsamı hakkında bir tartışma açıyor. Weber Elias Foucault Mann Bourdieu Collins Pinker Gat Skocpol Shaw gibi alanın önde gelen isimleriyle hesaplaşarak modern toplumsal örgütlerin kitlesel şiddet eylemlerine halk desteğini seferber etmek amacıyla ideolojiyi ve dayanışma ağlarını nasıl kullandığını gösteriyor. Uzun vadede şiddeti insanın mizacını ve toplumu şekillendiren süreçlerin ve yapıların net ve bütünlüklü bir manzarasını sunuyor.
Barkod | 9786256584082 |
Basım Yılı | 2023 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 512 |