Tükendi
Gelince Haber VerAZRAİL'İN VİLAYETİNE YOLCULUK
TANKLAR KÂBEYE DAYANMADAN
ORTADOĞU'YA DAİR YİRMİ TEZ
AKDENİZ'İN DOĞUSU
DERİN TARİH KUDÜS ÖZEL SAYI
Azrail'in Vilayetine Yolculuk
İran'ın şöhretli yazarlarından biri olan Celâl Âl-i Ahmed II. Dünya Savaşı sonrası sosyalizme yönelen aydınlardan biri. İsrail'in bağımsızlığını ilân ettikten sonra devreye soktuğu Kibbutz ve Moşav gibi sosyalist uygulamaları dönemin gençliği gibi onun da ilgisini çekiyor. Bu heyecan içinde bir İsrail gezisi yapıyor. "Vicdanı" ile birlikte gidiyor İsrail'e seyahati boyunca da notlar tutuyor. Ancak İsrail'in Filistinlilere uyguladığı zulmün Avrupalı devletlerin nasıl da bu zulme göz yumduğunun ayırdına varıyor ve bir sorgulama evresine giriyor. Kendi cephesinden İsrail sorunu Yahudilerin Filistinlilere çektirdikleri Arap devletlerine olan kızgınlığı gibi konuları cesurca kaleme alıyor. İsrail tarihinin erken dönemine dair etkileyici ve pek az yerde bulabileceğiniz tanıklıklar içeren bu çarpıcı anlatı İsrail sorununa farklı bir yönden bakabilmemiz için bize bir kapı aralıyor.
Tanklar Kabe'ye Dayanmadan
Irak ve Suriye'den sonra Basra Körfezi'ni Kuzey Afrika'yı Pakistan/Afganistan hattını imha etmenin çalışmalarını yapıyorlar. Ama nihai hedefleri İslam'ın kalbini Mekke ve Medine'yi vurmaktır. Kudüs'ün işgalinden yüz yıl sonra İslam'ın kalbini rehin almak Müslümanları utançlarından başlarını kaldıramaz hale getirmek istiyorlar.
Ortadoğu'ya Dair Yirmi Tez
Tarihin ve coğrafyanın merkezini teşkil eden Ortadoğu -hepsi de gayet somut ve gerçek birçok nedenden ötürü dünyanın en önemli bölgesidir. Bu bölgede yaşayan insanlar olarak bizlerin birinci sorumluluğu Ortadoğu'yu
gerçekçi makul ve derinlikli bir bakışla kavramaktır. "Ortadoğu'ya Dair Yirmi Tez" ismindeki 'tez' sözcüğünün de ifade ettiği şekilde iddia barındıran çıkarımlar yapan bazı noktalarda neticelerin ancak istikbalde ortaya çıkacağı
tahminler içeren 20 ayrı bölümden oluşuyor. Bölgeye neden ve ne zamandan beri 'Ortadoğu' dendiğinin açıklamasıyla başlayan anlatım Türkiye'nin de içinde yer aldığı coğrafyanın tarihindeki çeşitli dönemleri tarihten günümüze taşınan unsurları bugün ilk bakışta belki fark edemediğimiz ama kesinlikle aktüel hayatın tam ortasına denk düşen somut gerçeklikleri gözler önüne seriyor. Ortadoğu'nun belkemiğini oluşturan dört ülkenin (Türkiye Mısır İran ve Suudi Arabistan) tarihine sıklıkla atıfların yapıldığı kitabın temel hedefi coğrafyanın kendi iç dinamiklerine işaret etmek. Ortadoğu'da yaşanan gelişmeleri genellikle "dış güçler"e hamleden genellemeci ve kolaycı bakıştan kaçınmaya çalışarak "dış güçler" dediğimiz ülkelerin aslında içerideki bazı dengeler ve yerli unsurlar yardımıyla iş gördüklerini izah çabası kitabın ana fikrini oluşturuyor.
Akdeniz' in Doğusu
Modern Arap Edebiyatı'nın en büyük temsilcilerinden Abdurrahman Münif'ten Ortadoğu'nun yıllardır değişmeyen siyasi atmosferine ilişkin çarpıcı bir eser. Münif'in tüm renkleriyle betimlediği Orta Doğu'da geçen roman cezaevinde gördüğü işkenceler sonucunda sağlığını kaybetmiş Recep'i tedavi için Avrupa'ya taşıyan bir gemide başlar. Entelektüel bir muhalif olan kahramanımız beş yıl cezaevinde çeşitli işkencelere maruz kalır. Münif bu romanı ile bir mahkûmun gözünden özgürlüğü yıllarını cezaevinde geçirmiş bir Doğulu'nun bakışıyla Batı'yı görmemizi sağlıyor. Arap toplumunun sosyal ve bireysel yaşamına dair sadece edebiyatın bizlere verebileceği bilgiler ise paha biçilmez.
"Susuyordum... Fakat dış dünya kafamda bir ateş topu gibi koşmaya devam ediyordu... Bu dünya gerçekten var mı? İnsanlar hâlâ sinema kuyruğuna giriyorlar mı? Gülüyorlar mı? Bahçelerde oturuyorlar mı? Arabalar! Hâlâ caddelerde ilerlemiyorlar mı? Satıcılar bakkallar ve müzeler? Ah ne çok özledim müzeye gitmeyi ya kadınlar?
Kadın
AZRAİL'İN VİLAYETİNE YOLCULUK
TANKLAR KÂBEYE DAYANMADAN
ORTADOĞU'YA DAİR YİRMİ TEZ
AKDENİZ'İN DOĞUSU
DERİN TARİH KUDÜS ÖZEL SAYI
Azrail'in Vilayetine Yolculuk
İran'ın şöhretli yazarlarından biri olan Celâl Âl-i Ahmed II. Dünya Savaşı sonrası sosyalizme yönelen aydınlardan biri. İsrail'in bağımsızlığını ilân ettikten sonra devreye soktuğu Kibbutz ve Moşav gibi sosyalist uygulamaları dönemin gençliği gibi onun da ilgisini çekiyor. Bu heyecan içinde bir İsrail gezisi yapıyor. "Vicdanı" ile birlikte gidiyor İsrail'e seyahati boyunca da notlar tutuyor. Ancak İsrail'in Filistinlilere uyguladığı zulmün Avrupalı devletlerin nasıl da bu zulme göz yumduğunun ayırdına varıyor ve bir sorgulama evresine giriyor. Kendi cephesinden İsrail sorunu Yahudilerin Filistinlilere çektirdikleri Arap devletlerine olan kızgınlığı gibi konuları cesurca kaleme alıyor. İsrail tarihinin erken dönemine dair etkileyici ve pek az yerde bulabileceğiniz tanıklıklar içeren bu çarpıcı anlatı İsrail sorununa farklı bir yönden bakabilmemiz için bize bir kapı aralıyor.
Tanklar Kabe'ye Dayanmadan
Irak ve Suriye'den sonra Basra Körfezi'ni Kuzey Afrika'yı Pakistan/Afganistan hattını imha etmenin çalışmalarını yapıyorlar. Ama nihai hedefleri İslam'ın kalbini Mekke ve Medine'yi vurmaktır. Kudüs'ün işgalinden yüz yıl sonra İslam'ın kalbini rehin almak Müslümanları utançlarından başlarını kaldıramaz hale getirmek istiyorlar.
Ortadoğu'ya Dair Yirmi Tez
Tarihin ve coğrafyanın merkezini teşkil eden Ortadoğu -hepsi de gayet somut ve gerçek birçok nedenden ötürü dünyanın en önemli bölgesidir. Bu bölgede yaşayan insanlar olarak bizlerin birinci sorumluluğu Ortadoğu'yu
gerçekçi makul ve derinlikli bir bakışla kavramaktır. "Ortadoğu'ya Dair Yirmi Tez" ismindeki 'tez' sözcüğünün de ifade ettiği şekilde iddia barındıran çıkarımlar yapan bazı noktalarda neticelerin ancak istikbalde ortaya çıkacağı
tahminler içeren 20 ayrı bölümden oluşuyor. Bölgeye neden ve ne zamandan beri 'Ortadoğu' dendiğinin açıklamasıyla başlayan anlatım Türkiye'nin de içinde yer aldığı coğrafyanın tarihindeki çeşitli dönemleri tarihten günümüze taşınan unsurları bugün ilk bakışta belki fark edemediğimiz ama kesinlikle aktüel hayatın tam ortasına denk düşen somut gerçeklikleri gözler önüne seriyor. Ortadoğu'nun belkemiğini oluşturan dört ülkenin (Türkiye Mısır İran ve Suudi Arabistan) tarihine sıklıkla atıfların yapıldığı kitabın temel hedefi coğrafyanın kendi iç dinamiklerine işaret etmek. Ortadoğu'da yaşanan gelişmeleri genellikle "dış güçler"e hamleden genellemeci ve kolaycı bakıştan kaçınmaya çalışarak "dış güçler" dediğimiz ülkelerin aslında içerideki bazı dengeler ve yerli unsurlar yardımıyla iş gördüklerini izah çabası kitabın ana fikrini oluşturuyor.
Akdeniz' in Doğusu
Modern Arap Edebiyatı'nın en büyük temsilcilerinden Abdurrahman Münif'ten Ortadoğu'nun yıllardır değişmeyen siyasi atmosferine ilişkin çarpıcı bir eser. Münif'in tüm renkleriyle betimlediği Orta Doğu'da geçen roman cezaevinde gördüğü işkenceler sonucunda sağlığını kaybetmiş Recep'i tedavi için Avrupa'ya taşıyan bir gemide başlar. Entelektüel bir muhalif olan kahramanımız beş yıl cezaevinde çeşitli işkencelere maruz kalır. Münif bu romanı ile bir mahkûmun gözünden özgürlüğü yıllarını cezaevinde geçirmiş bir Doğulu'nun bakışıyla Batı'yı görmemizi sağlıyor. Arap toplumunun sosyal ve bireysel yaşamına dair sadece edebiyatın bizlere verebileceği bilgiler ise paha biçilmez.
"Susuyordum... Fakat dış dünya kafamda bir ateş topu gibi koşmaya devam ediyordu... Bu dünya gerçekten var mı? İnsanlar hâlâ sinema kuyruğuna giriyorlar mı? Gülüyorlar mı? Bahçelerde oturuyorlar mı? Arabalar! Hâlâ caddelerde ilerlemiyorlar mı? Satıcılar bakkallar ve müzeler? Ah ne çok özledim müzeye gitmeyi ya kadınlar?
Kadın