Tükendi
Gelince Haber Ver"Sanat emeği" deyince üzerinde durulması gereken en etkili hadise kuşkusuz kültürün özelleştirilmesiyle birlikte başlayan kültürendüstrisindeki patlama ve dönüşümlerdir. Kültür endüstrisi biteviye dallanıp budaklanmakta ve bu endüstride çalışanların sayısı her geçen gün kabarmaktadır. Medya yayın iletişim PR pazarlama/ markalandırma reklam eğlence spor turizm tasarım eğitim bilişim telekomünikasyon gibi alanları dolduranların kentsel çalışan nüfus içindeki oranı bütün hizmet ve finans sektörü de hesaba katılınca gelişmiş ülkelerde maddi üretim sektöründekileri çoktan katlamıştır. Kültür endüstrisinin müzeler bienaller festivaller fuarlar galeriler müzayedeler aracılığıyla örgütlenen doğrudan sanatla ilgili ağları da giderek giriftleşmekte ve şişmektedir. Bunlar arasında sanatın küreselleştirilmesinin asal ortamları olarak ortaya çıkan bienaller Paolo Virno ve Pascal Gielen gibi prekarite yazarları tarafından post- Fordist gayri maddi esnek ve güvencesiz emek rejimlerinin ideal modeli olarak tanımlanmaktadır. Hatta Gielen daha da ileri giderek bütünüyle "sanat ortamının ekonomik sömürü için ideal bir model"olup olmadığını irdelemektedir. Gerçekten de bienal sanatçıları küresel korporasyonların himayesi altında örgütlenen bu son derecede otokratik ortamların bir anlamda çalışanları sayılmazlar mı?
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2014 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13 x 19,5 |
ISBN-10 | 9750514531 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 279 |
"Sanat emeği" deyince üzerinde durulması gereken en etkili hadise kuşkusuz kültürün özelleştirilmesiyle birlikte başlayan kültürendüstrisindeki patlama ve dönüşümlerdir. Kültür endüstrisi biteviye dallanıp budaklanmakta ve bu endüstride çalışanların sayısı her geçen gün kabarmaktadır. Medya yayın iletişim PR pazarlama/ markalandırma reklam eğlence spor turizm tasarım eğitim bilişim telekomünikasyon gibi alanları dolduranların kentsel çalışan nüfus içindeki oranı bütün hizmet ve finans sektörü de hesaba katılınca gelişmiş ülkelerde maddi üretim sektöründekileri çoktan katlamıştır. Kültür endüstrisinin müzeler bienaller festivaller fuarlar galeriler müzayedeler aracılığıyla örgütlenen doğrudan sanatla ilgili ağları da giderek giriftleşmekte ve şişmektedir. Bunlar arasında sanatın küreselleştirilmesinin asal ortamları olarak ortaya çıkan bienaller Paolo Virno ve Pascal Gielen gibi prekarite yazarları tarafından post- Fordist gayri maddi esnek ve güvencesiz emek rejimlerinin ideal modeli olarak tanımlanmaktadır. Hatta Gielen daha da ileri giderek bütünüyle "sanat ortamının ekonomik sömürü için ideal bir model"olup olmadığını irdelemektedir. Gerçekten de bienal sanatçıları küresel korporasyonların himayesi altında örgütlenen bu son derecede otokratik ortamların bir anlamda çalışanları sayılmazlar mı?
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2014 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13 x 19,5 |
ISBN-10 | 9750514531 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 279 |