Tükendi
Gelince Haber VerElbette "insan" figürünün varolmak ile ilişkisi olduğundan sosyolojik konuları yazılar üzerinden göstermeye devam ediyorum. Bu gösterme bir gösteri biçimi olsa da "bir başka açıdan" olduğu tartışılmaz. Gösteri aygıtları içindeyken "gösteri"den bağımsız olduğumu iddia etmiyorum bu yüzden. Gösteriye dahil ama "gösteri" nin dışında bir yerde konumlandırıyorum kendimi. Bu konumlandırma sonrası çoklukla "amaç" sorgulanıyor. Benim herhangi bir "öğretici" amacım yok. Kendi penceremden dünyayı yorumlamaya bakıyorum. Kimi yerde sıkılıyorum kimi yerde seviniyorum kimi yerde üzülüyorum kimi yerdeyse öfkeleniyorum. Kimsenin değil ama kendi duvarlarımı çıplak ellerimle itelemeye devam ediyorum. Bu kitap isminden de anlaşılacağı üzere siyaset ağırlıklıdır. Yazılarımın büyük bir kısmı kişisel düşüncelerime içkindir. Fakat gündeme ilişkin de kimi zaman gerek politik analizler gerekse haberleri yansıtmak mecburiyetinde olduğumu düşünüyorum. Doğrusu temel hassasiyetlerimin olduğunu da söyleyebilirim. Vatan bayrak İslam kadın ve çocuk hakları ezilenler mülteci hakları gibi konularda hassasım. Dolayısıyla bu hassasiyetlerime ilişkin de yazılarım söz konusu. Tüm küfür ehlinin İslam'a saldırması meselesinde de herhangi bir grubun ya da cemaatin sözcülüğünden ziyade "hak" olanı söylemeye çalışıyorum. Zira İslam'ın savunması birey olmanın da ötesinde toplumsal bir anlam taşımakta. İslam yüz yıllardır yalnız bırakılmış ezilmiş insanların kendi haklarını defakto bir şekilde elde etmesinin simgesidir. Bu sebeple bir kez daha zulme uğramasını kabul etmemektir benim yaptığım. Zira Müslüman halkı saldırgan bir halk değildir. Dünyanın neresinde olursa olsun sadece kendi topraklarında kendi inanış biçimlerinde varolma mücadeleleri söz konusu. Bunu salt siyaset olgusuna indirgemek İslam'a haksızlık olur. Ben bu haksızlığı da yapmıyorum yapmayacağım. Çünkü daha derinlikli bir olgudur ve daha yaralı bir haldir. Yüz yıllardır yalnızlıkları dahi dillendirilmemiş bu insanların bugünkü varolma savaşı elbette önemlidir. Ve bu önemi her fırsatta dillendireceğim. Acının sevincin hüznün coşkunun içiçe olduğu bir dünyadayız. Kitabımda tam da bu gerekçeyle birden çok duygu durumunu aynı anda ya da art arda sıraladığımda buna şaşırmamanızı ya da beni yadırgamamanızı temenni ediyorum. Çünkü kimi zaman bir ölüm haberinin ardından bir başka yazının kaleme alınması gibi zor durumlar da söz konusu. Ama hayatın gerçekliğinde de bu böyle. Dünyanın bazı yerlerinde sözgelimi şu an kimileri ölürken kimileri eğleniyor kimileri gösteri yapıyor kimileri yolda yürüyor kimileri uyuyor kimileri konuşuyor kimileri doğum yapıyor kimileri yemek yiyor... Tıpkı bunun gibi düşünmenizi temenni ediyorum. Durum budur. Belki biraz daha fazlasıdır. Değil mi?
Barkod | 9786256355910 |
Basım Yılı | 2023 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 19,5 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 351 |
Elbette "insan" figürünün varolmak ile ilişkisi olduğundan sosyolojik konuları yazılar üzerinden göstermeye devam ediyorum. Bu gösterme bir gösteri biçimi olsa da "bir başka açıdan" olduğu tartışılmaz. Gösteri aygıtları içindeyken "gösteri"den bağımsız olduğumu iddia etmiyorum bu yüzden. Gösteriye dahil ama "gösteri" nin dışında bir yerde konumlandırıyorum kendimi. Bu konumlandırma sonrası çoklukla "amaç" sorgulanıyor. Benim herhangi bir "öğretici" amacım yok. Kendi penceremden dünyayı yorumlamaya bakıyorum. Kimi yerde sıkılıyorum kimi yerde seviniyorum kimi yerde üzülüyorum kimi yerdeyse öfkeleniyorum. Kimsenin değil ama kendi duvarlarımı çıplak ellerimle itelemeye devam ediyorum. Bu kitap isminden de anlaşılacağı üzere siyaset ağırlıklıdır. Yazılarımın büyük bir kısmı kişisel düşüncelerime içkindir. Fakat gündeme ilişkin de kimi zaman gerek politik analizler gerekse haberleri yansıtmak mecburiyetinde olduğumu düşünüyorum. Doğrusu temel hassasiyetlerimin olduğunu da söyleyebilirim. Vatan bayrak İslam kadın ve çocuk hakları ezilenler mülteci hakları gibi konularda hassasım. Dolayısıyla bu hassasiyetlerime ilişkin de yazılarım söz konusu. Tüm küfür ehlinin İslam'a saldırması meselesinde de herhangi bir grubun ya da cemaatin sözcülüğünden ziyade "hak" olanı söylemeye çalışıyorum. Zira İslam'ın savunması birey olmanın da ötesinde toplumsal bir anlam taşımakta. İslam yüz yıllardır yalnız bırakılmış ezilmiş insanların kendi haklarını defakto bir şekilde elde etmesinin simgesidir. Bu sebeple bir kez daha zulme uğramasını kabul etmemektir benim yaptığım. Zira Müslüman halkı saldırgan bir halk değildir. Dünyanın neresinde olursa olsun sadece kendi topraklarında kendi inanış biçimlerinde varolma mücadeleleri söz konusu. Bunu salt siyaset olgusuna indirgemek İslam'a haksızlık olur. Ben bu haksızlığı da yapmıyorum yapmayacağım. Çünkü daha derinlikli bir olgudur ve daha yaralı bir haldir. Yüz yıllardır yalnızlıkları dahi dillendirilmemiş bu insanların bugünkü varolma savaşı elbette önemlidir. Ve bu önemi her fırsatta dillendireceğim. Acının sevincin hüznün coşkunun içiçe olduğu bir dünyadayız. Kitabımda tam da bu gerekçeyle birden çok duygu durumunu aynı anda ya da art arda sıraladığımda buna şaşırmamanızı ya da beni yadırgamamanızı temenni ediyorum. Çünkü kimi zaman bir ölüm haberinin ardından bir başka yazının kaleme alınması gibi zor durumlar da söz konusu. Ama hayatın gerçekliğinde de bu böyle. Dünyanın bazı yerlerinde sözgelimi şu an kimileri ölürken kimileri eğleniyor kimileri gösteri yapıyor kimileri yolda yürüyor kimileri uyuyor kimileri konuşuyor kimileri doğum yapıyor kimileri yemek yiyor... Tıpkı bunun gibi düşünmenizi temenni ediyorum. Durum budur. Belki biraz daha fazlasıdır. Değil mi?
Barkod | 9786256355910 |
Basım Yılı | 2023 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 19,5 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 351 |