Tükendi
Gelince Haber VerKur'an-ı Kerîm'in asli telaffuz biçimini muhafaza etmeyi amaçlayan Tecvid İlmi çalışmaları çerçevesinde tarihî süreçte pek çok eserin varlık kazandığı bilinmektedir. Bu eserler içinde özellikle tecvidin müesses bir disiplin hüviyeti kazanmasını sağlayan metinlerin hicri beşinci yüzyıla ait olduğu görülmektedir. Bu durum anılan yüzyıla tecvid ilmi tarihinde seçkin bir konum bahşetmektedir. Zira alanın kurucu metinleri olarak anılmayı hak eden Mekkî b. Ebû Talib el-Kaysî'nin (ö. 437/1045) er-Ri'âye li-Tecvîdi'l-Kırâe ve Tahkîki Lazi't-Tilâve'si Ebû Amr ed-Dânî'nin (ö. 444/1053) et-Tahdîd fi'l-İtkân ve't-Tecvîd'i ve Abdülvehhâb el-Kurtubî'nin (ö. 462/1069) el-Mûdıh fi't-Tecvîd'inin hicri beşinci asra ait oluşu bunun bir göstergesidir.
Doğunun birikimini aktaran eserlere gelince birtakım sebeplere bağlı olarak bu eserler içinden sonraki dönemlere intikal etme başarısı yakalayanların sayısı maalesef çok az olmuştur ki bunlardan biri Horasanlı Ahmed b. Ebû Ömer el-Enderâbî'nin (ö. 470/1077) el-Îzâh fi'l-Kırâât isimli eseridir.
Kurtubî ve Enderâbî'nin vefat tarihleri arasında sekiz yıl gibi çok az bir zaman diliminin olması yanı sıra birinin meşrik diğerinin mağrib bölgesinden oluşu hem bu iki âlimin tecvidin temel meselelerine nasıl yaklaştıklarını tespit etme hem de bu tespit üzerinden iki bölge yani meşrik-mağrib arasında bir yaklaşım farkı olup olmadığını gözler önüne serme yönünde bir hissiyatı tetiklemiştir. İşte bu çalışma anılan hissiyatın bir sonucudur.
Barkod | 9786256640993 |
Basım Yılı | 2024 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 318 |
Kur'an-ı Kerîm'in asli telaffuz biçimini muhafaza etmeyi amaçlayan Tecvid İlmi çalışmaları çerçevesinde tarihî süreçte pek çok eserin varlık kazandığı bilinmektedir. Bu eserler içinde özellikle tecvidin müesses bir disiplin hüviyeti kazanmasını sağlayan metinlerin hicri beşinci yüzyıla ait olduğu görülmektedir. Bu durum anılan yüzyıla tecvid ilmi tarihinde seçkin bir konum bahşetmektedir. Zira alanın kurucu metinleri olarak anılmayı hak eden Mekkî b. Ebû Talib el-Kaysî'nin (ö. 437/1045) er-Ri'âye li-Tecvîdi'l-Kırâe ve Tahkîki Lazi't-Tilâve'si Ebû Amr ed-Dânî'nin (ö. 444/1053) et-Tahdîd fi'l-İtkân ve't-Tecvîd'i ve Abdülvehhâb el-Kurtubî'nin (ö. 462/1069) el-Mûdıh fi't-Tecvîd'inin hicri beşinci asra ait oluşu bunun bir göstergesidir.
Doğunun birikimini aktaran eserlere gelince birtakım sebeplere bağlı olarak bu eserler içinden sonraki dönemlere intikal etme başarısı yakalayanların sayısı maalesef çok az olmuştur ki bunlardan biri Horasanlı Ahmed b. Ebû Ömer el-Enderâbî'nin (ö. 470/1077) el-Îzâh fi'l-Kırâât isimli eseridir.
Kurtubî ve Enderâbî'nin vefat tarihleri arasında sekiz yıl gibi çok az bir zaman diliminin olması yanı sıra birinin meşrik diğerinin mağrib bölgesinden oluşu hem bu iki âlimin tecvidin temel meselelerine nasıl yaklaştıklarını tespit etme hem de bu tespit üzerinden iki bölge yani meşrik-mağrib arasında bir yaklaşım farkı olup olmadığını gözler önüne serme yönünde bir hissiyatı tetiklemiştir. İşte bu çalışma anılan hissiyatın bir sonucudur.
Barkod | 9786256640993 |
Basım Yılı | 2024 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 318 |