Son yıllarda kimlik Türkiye'de en çok konuşulan konulardan birisi oldu. Bunun nedeni kimliğin folklorik bir konu olmaktan çıkıp siyasallaşmasıdır. Ancak bu siyasallaşma alışık olunmayan bir mecrada gerçekleşti. Kimliği kuran biricik otorite olan devlet bu kez karşısında kendiliğinden ya da yaratılmış "farklı" kimlikleriyle duran başka ve kendisinin atfettiğinden değişik tanımlanmış kimlik adalarının direnişiyle karşılaştı ve bu "masum" alan politikleşti. Üstelik bu sadece Türkiye'ye özgü bir durum değildi. Kimliğin politik bir alan haline gelip "silahlandığı" erken deneyimlerin yanında Meksika'da Güney Afrika'da eski Yugoslavya'da Kafkasya'da ve eski Sovyetler Birliği topraklarında kimlik yeni ve özerk direniş ve siyasallaşma alanları olarak zuhur etti. Ne var ki bu durum geleneksel Marksist söylemin vaz'ettiği biçimiyle sınıf mücadelesini boşa çıkaran bir "nafile" mücadele alanı değildi.