Tükendi
Gelince Haber VerBirinci Dünya Savaşında Yemen'e gidip dönmeyen Uşaklı Ramazan Çavuş ve onun oğulları ve torunlarının hayat hikâyelerinin romanlaştırılmış hali.Metruk bir çadırda açlık ve pislik içinde yaşamaktan kurtulmuştum. Kurtulmuştum ama aklıma memleketim olan Anadolu gelmeye başladı. Uşak'ın orman bölgesindeki köyüm birkaç aylıkken bıraktığım oğlum Kerem ölen karım Halime başta olmak üzere hemen herkes aklıma gelip duruyordu. Yemen'e ilk geldiğimde de memleketim aklıma gelip durmuştu. Ama içine düştüğümüz çetin durum bu lüksü elimden almıştı. Sadece benim değil bütün askerlerin elinden almıştı. Savaş açlık perişanlık bunları düşünmeye pek fırsat vermiyordu.Ama şimdi artık bunlar tekrar aklıma gelmeye başladı. Hepsi hatırıma düşüp duruyorlardı.Bir gün sabah namazından sonra Zeyd Amcaların evinin duvarının dibine oturmuştum. Duvara yaslanmış karşımda birbirinin peşi sıra uzanıp giden çıplak tepelere bakıyor bakıyordum. Bu tepelerin tâ uzaklarında memleketim vardı. Köyüm vardı. Köyümde bıraktıklarım vardı. Dalmış bunları düşünüyordum.Abdullah Amca yanıma gelip oturdu. "Çok derin düşünüyorsun." dedi.İç çektim. "Sılamı özledim. Hem de çok."Abdullah Amcanın derdime ortak olan bir tavrı vardı. "Seni anlıyorum. Ben de gurbet yaşadım. İstanbul'da iken ben de burayı özlerdim. Gözümde tüterdi buraları. Halbuki İstanbul dünyanın incisidir. Belki de dünyanın en güzel şehridir. Ona rağmen ben burayı özlerdim. Demek ki insan doğup büyüdüğü yeri unutamıyor."Öyle.""Memleketinde kimlerin var?""Küçücük bir oğlum var."Abdullah Amca biraz şaşırdı. "Anası?""Anası ben asker olmadan biraz önce öldü.""Sen genç olduğuna göre o da gençti herhalde. Nasıl öldü?""Bir kazada öldü. Babamla beraber öldüler. Evimizin üstüne kaya yuvarlandı.""Allah rahmet eylesin.""Allah razı olsun."Bu sırada evin içinde Zeyd Amca'nın kızının sesi duyuldu. Arapça bir şeyler söyledi. Zeyd Amca "Tamam Leylâ." dedi. Bana bakarak "Süt hazırmış. Kahvaltı edelim." dedi.Sonra ayağa kalktık. Zeyd Amca önde ben arkada eve girdik.Biz yer sofrasına otururken Zeyd Amca ve Faysal da gelmişlerdi. Zaten onların evleri birbirlerine yakındı. Günün pek çok saatlerinde beraberdiler. Hepsi birbirinin evine her zaman girip çıkıyordu.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2009 |
Baskı | 2 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 19,5 |
ISBN-10 | 9944579797 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 222 |
Birinci Dünya Savaşında Yemen'e gidip dönmeyen Uşaklı Ramazan Çavuş ve onun oğulları ve torunlarının hayat hikâyelerinin romanlaştırılmış hali.Metruk bir çadırda açlık ve pislik içinde yaşamaktan kurtulmuştum. Kurtulmuştum ama aklıma memleketim olan Anadolu gelmeye başladı. Uşak'ın orman bölgesindeki köyüm birkaç aylıkken bıraktığım oğlum Kerem ölen karım Halime başta olmak üzere hemen herkes aklıma gelip duruyordu. Yemen'e ilk geldiğimde de memleketim aklıma gelip durmuştu. Ama içine düştüğümüz çetin durum bu lüksü elimden almıştı. Sadece benim değil bütün askerlerin elinden almıştı. Savaş açlık perişanlık bunları düşünmeye pek fırsat vermiyordu.Ama şimdi artık bunlar tekrar aklıma gelmeye başladı. Hepsi hatırıma düşüp duruyorlardı.Bir gün sabah namazından sonra Zeyd Amcaların evinin duvarının dibine oturmuştum. Duvara yaslanmış karşımda birbirinin peşi sıra uzanıp giden çıplak tepelere bakıyor bakıyordum. Bu tepelerin tâ uzaklarında memleketim vardı. Köyüm vardı. Köyümde bıraktıklarım vardı. Dalmış bunları düşünüyordum.Abdullah Amca yanıma gelip oturdu. "Çok derin düşünüyorsun." dedi.İç çektim. "Sılamı özledim. Hem de çok."Abdullah Amcanın derdime ortak olan bir tavrı vardı. "Seni anlıyorum. Ben de gurbet yaşadım. İstanbul'da iken ben de burayı özlerdim. Gözümde tüterdi buraları. Halbuki İstanbul dünyanın incisidir. Belki de dünyanın en güzel şehridir. Ona rağmen ben burayı özlerdim. Demek ki insan doğup büyüdüğü yeri unutamıyor."Öyle.""Memleketinde kimlerin var?""Küçücük bir oğlum var."Abdullah Amca biraz şaşırdı. "Anası?""Anası ben asker olmadan biraz önce öldü.""Sen genç olduğuna göre o da gençti herhalde. Nasıl öldü?""Bir kazada öldü. Babamla beraber öldüler. Evimizin üstüne kaya yuvarlandı.""Allah rahmet eylesin.""Allah razı olsun."Bu sırada evin içinde Zeyd Amca'nın kızının sesi duyuldu. Arapça bir şeyler söyledi. Zeyd Amca "Tamam Leylâ." dedi. Bana bakarak "Süt hazırmış. Kahvaltı edelim." dedi.Sonra ayağa kalktık. Zeyd Amca önde ben arkada eve girdik.Biz yer sofrasına otururken Zeyd Amca ve Faysal da gelmişlerdi. Zaten onların evleri birbirlerine yakındı. Günün pek çok saatlerinde beraberdiler. Hepsi birbirinin evine her zaman girip çıkıyordu.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2009 |
Baskı | 2 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 19,5 |
ISBN-10 | 9944579797 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 222 |