Tükendi
Gelince Haber VerKemalist Devrimden başlayarak hemen her şeyin Üçüncü Dünyaya kıyasla otuz kırk yıl erken cereyan ettiği Türkiye bürokrasi-burjuvazi tek parti-çok parti ordu-parlamento çelişmesini 1946-50'den beri yaşamakta. Emekçiler ve hâkim Türk milliyetçiliğinin diğer mağdurları bu mücadelede kâh görece aktif kâh pasif biçimde yer alıyor. Kendilerine özgü talepleri gündeme getiriyor veya getiremiyor. Ama şu kadarını rahatlıkla söyleyebiliriz ki halk çıkarlarını asla bürokrasinin ordunun tek-particiliğin safında aramıyor. Tersine tercihlerini daima çoğulculuktan mevcut alternatifler arasında görece demokratik olandan yana kullanıyor. Bu eksen etrafındaki müteaddit boy ölçüşmeler son otuz yılda evrensel bir çağ dönümüyle eklemlendi. Soğuk Savaşa daha genel olarak 19. ve 20. yüzyılların "sosyal siyasa"sına özgü sorun ve kutuplaşmaların yerini Soğuk Savaş sonrasına özgü küreselleşme bağlamında 21. yüzyılın "kültür ve kimlik siyasası"nı haber veren başka problem ve kutuplaşmalar almaya başladı. Türk milliyetçiliği 1875-1914 arasında gerek zamanın Büyük Devletleri gerekse diğer Balkan Kafkas ve Ortadoğu milliyetçilikleriyle cebelleşerek doğmuştu. Ulus-devlet Liberalizmi ve Sosyalizmi reddederek Nasyonalizm etrafında örgütlendi; sivil toplum üzerinde Prusyavari bir tahakküm kurdu. Bu hegemonyanın çeşitli araç ve aygıtları 1978-88 arasında hâlâ Yakınçağ "sosyal siyasa"sına ve Soğuk Savaş özgü tehdit algılarına karşı kullanılmaktaydı. "Derin devlet" 1980'lerin ikinci yarısından itibaren cephesini değiştirdi. Halktan sivil siyaset alanından filizlenen temsil ve katılım özlemlerinin Avrupa demokrasisiyle de buluşma birleşme eğilimine karşı mevzilendi. Önceki amaçlar için hazırlanmış ve kullanılmasına alışılmış bütün bir aygıtı kısmî adaptasyonlarla birlikte bu yeni düşman ve tehdit algılarına tevcih etmeye çalıştı. Bu satırların yazıldığı sırada henüz kaderi kesinleşmemiş önümüzdeki yıllarda sürmesi muhtemel yeni ve büyük bir demokrasi mücadelesinin tarafları bu şekilde oluştu. Tarihçi Halil Berktay Ankara SBF ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi'nden sonra on yıldır Sabancı Üniversitesi'nde öğretim üyesi. 15 Kasım 2007'den beri Taraf gazetesinde yazıyor. Aynı zamanda Kanal 24'e her hafta "Nisyana İsyan" adlı bir tarih programı yapıyor.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2010 |
Baskı | 4 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 16,5 x 21 |
ISBN-10 | 6051050201 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 71 |
Kemalist Devrimden başlayarak hemen her şeyin Üçüncü Dünyaya kıyasla otuz kırk yıl erken cereyan ettiği Türkiye bürokrasi-burjuvazi tek parti-çok parti ordu-parlamento çelişmesini 1946-50'den beri yaşamakta. Emekçiler ve hâkim Türk milliyetçiliğinin diğer mağdurları bu mücadelede kâh görece aktif kâh pasif biçimde yer alıyor. Kendilerine özgü talepleri gündeme getiriyor veya getiremiyor. Ama şu kadarını rahatlıkla söyleyebiliriz ki halk çıkarlarını asla bürokrasinin ordunun tek-particiliğin safında aramıyor. Tersine tercihlerini daima çoğulculuktan mevcut alternatifler arasında görece demokratik olandan yana kullanıyor. Bu eksen etrafındaki müteaddit boy ölçüşmeler son otuz yılda evrensel bir çağ dönümüyle eklemlendi. Soğuk Savaşa daha genel olarak 19. ve 20. yüzyılların "sosyal siyasa"sına özgü sorun ve kutuplaşmaların yerini Soğuk Savaş sonrasına özgü küreselleşme bağlamında 21. yüzyılın "kültür ve kimlik siyasası"nı haber veren başka problem ve kutuplaşmalar almaya başladı. Türk milliyetçiliği 1875-1914 arasında gerek zamanın Büyük Devletleri gerekse diğer Balkan Kafkas ve Ortadoğu milliyetçilikleriyle cebelleşerek doğmuştu. Ulus-devlet Liberalizmi ve Sosyalizmi reddederek Nasyonalizm etrafında örgütlendi; sivil toplum üzerinde Prusyavari bir tahakküm kurdu. Bu hegemonyanın çeşitli araç ve aygıtları 1978-88 arasında hâlâ Yakınçağ "sosyal siyasa"sına ve Soğuk Savaş özgü tehdit algılarına karşı kullanılmaktaydı. "Derin devlet" 1980'lerin ikinci yarısından itibaren cephesini değiştirdi. Halktan sivil siyaset alanından filizlenen temsil ve katılım özlemlerinin Avrupa demokrasisiyle de buluşma birleşme eğilimine karşı mevzilendi. Önceki amaçlar için hazırlanmış ve kullanılmasına alışılmış bütün bir aygıtı kısmî adaptasyonlarla birlikte bu yeni düşman ve tehdit algılarına tevcih etmeye çalıştı. Bu satırların yazıldığı sırada henüz kaderi kesinleşmemiş önümüzdeki yıllarda sürmesi muhtemel yeni ve büyük bir demokrasi mücadelesinin tarafları bu şekilde oluştu. Tarihçi Halil Berktay Ankara SBF ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi'nden sonra on yıldır Sabancı Üniversitesi'nde öğretim üyesi. 15 Kasım 2007'den beri Taraf gazetesinde yazıyor. Aynı zamanda Kanal 24'e her hafta "Nisyana İsyan" adlı bir tarih programı yapıyor.
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2010 |
Baskı | 4 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 16,5 x 21 |
ISBN-10 | 6051050201 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 71 |